dağılbilirsiniz ey mütefekkirler!!

Kıkanıyorum haa, okuyup okuyup dönüyorum sonra sessiz sedasız, tefekkürlü halim pür melal içre:)

he
sevdalı biri olarak yanıt vereyim:

''aşk ki ağuz sütüdür sevdaya, sallar durur ömür denen boş beşiği ''

Yani sevda önce sonra aşk olamadığı gibi yokluk sonra varlıkta ancak
yaşam öncesini tahayyül edebilenler için manalıdır.

yoksa dünyaya gözlerini kapayıp ulaşılmaz yıldızlara erişmek
olsa olsa bazı şairlerin kendinden çıkıp delirmelerini
böylece renkli bir yaşam alanı kurmalarını gerektirir.
-bukowski dedenin kulakları çın etti-

Şiirin geneline yayılan incecik zeka sızıntılarını tefekkürle
ölümün ne'liğine yaklaşma ve sonuç ne olursa olsun içsel bir kabule
varma serüveni açısından tanıtlayan son mısra
aynı zamanda gizil öğretme yahut dayatma ve buna aracı olma
bakımından ele alınırsa
ismine yakışır anlamıyla ; tefekkürist yaklaşımların aynı zamanda düşünmede uçsuzluklar
gerektirdiğini, bu gibi sonsuz bir çok verinin aslında insanı gerçek kabuller ve reddiyelere
götürdüğünü biliriz.

Gazali dedemiz benzer tefekkürlerden geçirdiği bilgi yumağını bir gül kütüğüne
bağlamıştır dediğim noktaya yani
ilmin ve mana aleminin sonu yoktur,, çıkarımına gelmiş olasa da

( ki durarak islam tefekkürünü bilimsel açılımlardan uzaklaştırmış bir suçludur:)

arayışın soru ve yanıtların bitmeyeceği, hayal-düşünce ve sentezleme
metodlarının en tefekküri ayracının da ''şiir''e kurulacağını söyleyebilirdik
-zira şiir en çok tuzukuruların işi olmalıdır :)

Memleket meseleleri, kişisel çıkmazlar, gelecek kaygıları ve sanattan uzaklaşılan
her olup biten bir gün sona erecek olursa, şu an senin eğlenmeni
katlara çarparak artıracak yığınla malzeme bulunabilir,,dir.

-hay bensiz kalasın.. deme

ölümü düşünmek, aldıgımız her nefesi son nefes olarak bilmek...konu muhteşemdi şair...emeğinize sağlık