5
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1002
Okunma

Sır tutmayı da bileceksin sırları çözdüğün gibi
Sırrı çözülen aynalarda göremezsin kendini
Koru aynanı tertemiz, toz kondurma sırrına
Buğulanınca aynalar, suyla değil, içten
Islatıp mendilini, yaşıyla sileceksin gözlerinin...
Aynalarda iç içe görüntüler gibi
Sırrı içindedir gurbetin
Hasret zehir olur, sevda nehir
Yitirince güneşini
Kapkara bulutlar yüklenirsin
Ayağını bastığın yer
Hayâlet bir şehir olur...
Meşûm kuşlar ilişir ucuna kirpiklerinin
Gün boyunca döner tepende
İstesen de çıkamazsın menzilinden
Ne gagaları gibi sivri seslerinin
Ne de teleği kabaran nefeslerinin...
Ey uzak diyârların serüvenci yolcusu
Çocuk masallarının ’Pamuk Prensesi’
Çiçekli bahçelerin, parkların salıncak bekçisi
Bilirim kâlbin yumuşacık
Sanki kuşların tüyüyle doldurmuşsun içini,
Gül yaprağı kadar incesin
Yaşama sevinciyle süslemişsin hayallerini...
Oysa biliyor musun
Aynasında yitik bir martı
Sırra kadem basmış uçuk bir düşüncesin
Bulup ortaya çıkarmalı birisi seni;
Bilsen benim için ne büyük kıymetli
Paha biçilmez bir hazinesin
Amazon’lardan kalma; İskit’li...
Bir gün sana geleceğim
Hasretini çektiğin güneşin
Sıcaklığını getireceğim güney illerinden
Gelinceye değin, öylece kal yerinde
Sana sevgiler besledim büyüttüm
Alabilirsen al; mağmanın çeperlerinde
B/aşka bir el değmesin
Seni gülce yanaklarından hasretle öptüm
Şimdilik hoşça kal, sır içinde sır küpüm...
Şaban AKTAŞ
11.12.2012- 22.10