1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2385
Okunma

.
..
...
....
.....
kasımın yirmiyedisi’ydi
istanbulda
beklenmedik bir anda zaman durmuştu
o akşam
farklıydı istanbulda ruhlar
sinsi karanlıklara gizlenmiş
ölgün gölgelerinin arkasındaydı
yine mekansız ayrılıklar
makam yine hüzzamdı
inceden ve dokunaklıydı oysa
yalnızlıklar acıtmıyordu sanki eskisi kadar
karanlıların orta yerinde
hafif bir ışık sızıyordu aralık bir kapıdan
niceden beri eskimiş zamanlardan
sesler geliyordu arkasından
şen kahkahalar
kalabalık yalnızlıklarda sohbetlerin fısıltıları
sessizce ağlayışlar hıçkırıklar
sonra,
kesiliveriyordu sesler zaman zaman
ışık da kayboluyordu
hatta , kapı da o an
girmek gerek demiştim işte o kapıdan
her ne varsa arkasında
bilmek gerek
zamansız ve mekansızca eskimiş zamanlarda
belkileri bitirmeliydi insan
hele açılmışsa o kapı karanlıklara
geçmeliydi yüreğiyle
ve bütün hayata kırgınlıklarıyla
ışıklıydı her yer
gözünü alıyordu insanın
seçmek mümkün değildi her ne varsa
yalnızca bir el uzanmıştı gördüğüm
belki de doğrusu , hissettiğim demeliyim
tuttum ben işte o eli
ve tuttuğum an görebildim yüzünü
o bir yürekti aslında
uzanan eli , o an hissettiğim sevgisiydi
eskimiş zamanlardaki gibi
eskimiş bir zamandı işte
kasımın yirmi yedisiydi
istanbulda
ve ben o tuttuğum eli asla bırakmadım …
Mert YİĞİTCAN
02 / 12 / 2012
kayaşehir / istanbul