4
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
758
Okunma
.
Defalarca tekmelenmiş bir hayvanın suya varışıyım
saltanatı sanrılı yönergelerle katledilmiş ve her söz alışta parmağı kırılan sevgili
-saatlerdir kamçı gibi inen yağmurun altında duran benim-
Gitme güneş yitme dur diyemeyen de
Akşamları iple çekiyorum sabaha meyyal dursun mezarlıkları yurdumun
bir gömüye hazır duran kar altında Süphan’a düşmüş
kilitlenmiş anları, kor desenli kumsala ilikliyorum
göğsümde hışırtısı ve hüznü Hêzal’ın
Çocukların elinde kaleşinkof durmadan birbirimizi öldürmeye gidiyoruz
bugün olmazsa yarın
yok neşeli bir tek oyunumuz
Mikâil Aslan dışında türküsü mü olurmuş zazanın
yalın ve karmaşık her uçurumdan düşmez ki şepe
-ağzında morarmış kan ve yağmurun altında duran ölü benim-
Gitme rüzgâr biraz dur yüzümü soğut
yoksa bütün faili meçhul cinayetler benden bilinecek
bilinecek kasıklarımdaki sancının durmadan seni arzuladığı bu zulum
Şiirlerin fahişelere özgü ince bir hastalık olduğu
ve yenilmesi gerekliliği şartı
ve göç yolu bileklerine asılı kuşların karanlıkta değil aydınlıkta saklandığı
bilinecek
deyişler alev yumağı, dilim de çürür
-durmaksızın camları tırmalayan yağmurun altında donmuş olan akis de benim -
yalnız kendini sevdiği söylenen ölünüz
.
5.0
100% (15)