1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
677
Okunma
Dağda yanan ateşten
Kopan, gezgin şuleyi,
Yıl dönen gecelerde
Bir ömür boyu andı;
Ne var ki, gözlerine
İnanmadı belleği;
Öz kader yumağını,
Çoban çerağı sandı...
Bilinçaltında tortu,
Doğum an’ı dileği,
İçten içe yanmaktı
Çocuğun geleceği;
Gecelerin koynunda
İplik iplik bükülen,
Her fikir nöbetinde
Yüreğinden sökülen,
Alnından dışa vurup
Domur domur dökülen,
İşte, o giz yumaktı,
Hayat, izinden aktı ...
Yine öyle bir gece,
Yalım yalaz gözlerken
Lacivert ufukları,
Balacan özlemlerin
Kök saldığı boyuttan
Savruldu da yaprağı,
Bir kiraz ağacında
Çiçeğe durmuş gördü,
İç gözüne ten perde
Hüsran külü toprağı…
Gece mi çocuklaştı,
Karanlık mı büzüldü ?!
Ay ışığında dere,
İnce gümüş bir çizgi;
Sularında dillenen
Parıltılı ön sezgi,
Oyun, gerçek arası
Taş köprüde çözüldü;
Siyim siyim üzüldü
Karanlığın karası…
Dostlar, bana değmeyin,
Yandı yürek çırası,
Taa burası, burası !..
5.0
100% (1)