18
Yorum
23
Beğeni
0,0
Puan
2074
Okunma

I
mecnun çöllerinde başlar maşuğa hicret
tufana uğrar dide-i yâr-ı cânı
mah yüzünü çevirir kâlu belâya
bu ateş ebr-i nisân kül eder zulâli
izhara düşürür göğün ucundan
çoğalmaz cümle ervâh nihâldir gayrı
nâzâ çeker kendini hallâc-ı mansur
hâk ile yeksân olur, şems içredir melâl
çığlığı özüdür sema’yı sarsar
düşü ki yelken değil zambaklar açar
sûr bilmez eser zaman devr-i hazandır
II
ahdetmiş bir kere ödenecek diet
sunağı okşamaya başlamıştır bulut
tenhaları tutmuştur vahşi ve duru
bir goncayı üşüten kar’ın kokusu
göğsünü dağladıkça bade buğusu
ab-ı hayat köpüğü ukbâya düşer
III
dârâ çekilir beden rûh ise büryân
felekte nâçâr kalır âh-ü zâr eder
gezer durur bi-mecâl asr-ı âhiri
IV
azap ezâ dergahında düçâr olanda
Aşığı arayan züleyhalara kopar vâveylâ
kaht-ı ricâl devrânından döne döne
menzile dek yusufçuklar dökülür yere