İki yabancıyken sevmiştik oysa,
Can içinde can’ken şimdi ayrıyız.
Çok sevmenin ağır cezası buysa,
Cezamız müebbet mapuslardayız..!

O yar yüreğimde bir mum ışığı,
Çepeçevre sarmış nur sarmaşığı.
Ruhum ve bedenim baştan aşağı,
Tepeden tırnağa yangınlardayız..!

Ne idik ne olduk halimize bak,
Aç kalmış bir gönül sanki boş tabak.
Kalan yarım suyla dolu bir bardak,
Şükür ile hamd-ü senalardayız..1

...Günahımız neydi ne oldu bize,
Şimdi hasret kaldık birbirimize.
Muhtaç etti felek küllerimize,
Biz kara sevdanın mağdurlarıyız.!

Birileri ayrı gayrı sanıyor,
Allar giyinipde kına yakıyor.
Sözde vah vah deyip içten gülüyor,
Biz seven kulların dua’larıyız..!

Kullar avuç açar vakti seherde,
Her bir dua yırtar karanlık perde.
Tan vakti yaradan yere inerde,
Biz onu görmenin hülyasındayız..!

Dünya dört duvardan ibaret olsa,
Sevdanın bedeli mübbet olsa.
Razıyım ben yağlı urganda olsa,
Biz rabbin huzuru divanındayız..!

Ne volta tad verir ne havalandırma,
Zebaniler durur baş ucumuzda.
Bir kara sevdanın mahkümuyuzda,
Temyize gitmenin kavgasındayız..!

Bizi ayrı hücrelere koydular,
Yolumuza prangalar vurdular.
Yetmedide üste kar yağdırdılar,
Zinciri kırmanın çabasındayız..!

Olsada arada pranga zincir,
Gardiyanlar başımızda dikilir.
Yar hasretin bin yıl sürse vız gelir.
Görmeden sevmenin davasındayız.!

TİRYAKİ yi hasret öldürür derler,
Gönül sabrederek iman tazeler,
Dokunmadan sevmek nedir bilmezler,
Biz ilahi aşk’ın sevdasındayız..!

08 Kasım 2012
03.12
İstanbul