2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1643
Okunma
Sen gittin kurşunların kaldı gönlümde
Bir gül bırakırsın zannederdim
Giderken kucağıma kurşun yerine
Gül kadar narindi kurşunların da
Şimdi bir gülü bir kurşunları seviyorum
Senden geriye kalan nadide bir yadigar diye
O yüzden hala aldırmadım kurşunlarını gönlümden
Sen bir onulmaz yara kadar derin, Sen bir deniz kadar derin
Gülü koklamak için artık koparmıyorum
Ben eğiliyorum dalından kokusunu duyuncaya dek
Alıp da kokusunu avuçlarıma savuruyorum gökyüzüne
Bir ben değil tüm dünya duysun kokusunu diye
Şimdi bir gülü bir kokusunu ve bir de
Kurşunları seviyorum
Senden geriye kalan bir hicran zinciri diye ...
Sen bir kurşun kadar ağır, Sen bir gül kadar sade
Seninle bir ömür geçerdi kahırdan uzak
Gittin çöller kadar ıssız, geride bıraktığın gönül çorak
Sen olsaydın çöllerimde güller yeşerirdi
Sen olsaydın karakışlarımda baharlar açardı
Ve Sen olsaydın baharlarım sonsuza dek uzanırdı
Güller seni söyler sen kokardın yüreklerde
Şimdi yalnız gülü seviyorum
Kurşunlarını bıraktım artık gönlümden uzağa
Çöllere gece düştüğünde güneş batımında
Belki bir kurşun bu türküyü söyler diye ...
Sen bir bahar kadar taze, Sen bir gün kadar kısa
Gittin, giderken kurşun yedim, vurgun değil
Kurşun değildi beni vuran
Bir hüzündü gözlerin mühür misali vuran
Sineme ok gibi saplanan dolunay gözlerin
Sende kalmalıydı yüreğimde bırakmadan giderken
Ayrılıp gidişin şimdi kaçıncı yıldönümünü yaşıyor
Hangi yörüngesindesin uzaklara kaçışının
“Gitmem” derdin, “gidersem gelmek için giderim.” derdin
Saydın mı sineme sapladığın okun üzerinden kaç bahar geçtiğini
Saydın mı yüreğimin kaç bahar delik deşik olduğunu
Ve saydın mı sensiz günlerin karanlık gecelerini
Kurşun artık zarar vermez ki yaşlı yüreğime
Git gidebildiğin kadar dönme artık geriye
Zaten kurşun kurşun üzerine işlemez ki ...
Bilirsin dağlar kadar .......
Faruk ANBARCIOĞLU
5.0
100% (2)