buruşuk zamanlar adı altında
yapay aromalı sevişmeler
kırk birinci sayfama bir ayrılık ayracı koyuyorum
öptüğüm yeri unutmayayım diye

vaktim dar, çok dar
bir kelebek ömrü kadar incecik
ve ben hiç kaba bir insan değilim
hiçbir sevgili oyuncağımın kolunu koparmadım
kalbini örselemedim

o gece düşlediğim fahişenin kalbi tanınmaz haldeydi
elinde solgun bir orgazm çiçeği
içimden geldi, hayatımdan bir umut parçası kopardım
avuçlarına bıraktım, sanki yine o duvardan düşüyormuşum gibi
peki ne dedi bana?
ne dedi?
ne dedi bana?
"biz bu kirlenmişliğin eski sayılarını nereden bulabiliriz?" dedi
evet, yazgının da bir arşivi var,
evet küf tutar,
bazı virgüller lüzumsuz olsa bile küf tutar
peki ne dedi bana?
ne dedi?
demedi.
"bu ne münasebetsizlik" diyemeyecek kadar fakirdi
bütün bunlar olurken canım hiç yanmadı
sünnet olurken de acımayacak demişti, o çene sakallı kesici
öyle dedim ben de, "acımadı ki, acımadı ki."
oysa bir fahişenin duyguları hiç pıhtılaşmaz
ben öykü yazarım, o ise öykünün kendisi
hadi öykünelim o zaman
"acımadı ki, acımadı ki..."

rüyada bahar görmek nedir
bir kadeh erotizmin dışında
nedir...
acılı bir bahar yağması uykuna
nedir...

istemesem de
ucuz bir vestiyer taklidi yaptım hayatım boyunca
o geldi acılarını astı
o geldi gözyaşlarını
o geldi şehvetini
o geldi egolarını
mevsimi geldiğinde alıp gittiler
astıkları yerleri bilip de
alıp gittiler
bir şey diyemedim
vestiyerler konuşamaz ki
biri de baksaydı, deseydi, ne loş diye
ne loş, sevgili loşcuğum
benim biricik loşcuğum,
bugün her zamankinden daha loşsun
bir şey demiyorum, diyemiyorum ben size,
"müşteri velinimetimdir."
Ben ki, kanadı kırık bir vestiyer adam
anımsamam bile tedavülden kaldırıldığım mevsimi

eğer suda yaşayabiliyorsanız batmaktan korkmazsınız
kırk birinci sayfama bir ayrılık ayracı koyuyorum
öptüğüm yeri unutmayayım diye
bunu böyle bilin
bir tek dilden çıkmaz kir
bunu böyle bilin
dudak temizlemez, yalnızca unutturur
bunu böyle bilin
sanki ne olacaksa, böyle bilelim

o gece düşlediğim fahişenin kalbi tanınmaz haldeydi
elinde solgun bir orgazm çiçeği / gibiyiz
peki ne dedi bana?
"öptüğün yeri unutma..."

Oktay Coşar