3
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1354
Okunma
bin yedi yüz kırk sekiz...
’merhaba Mösyö’ dedi genç,kıvrımlı kız!
ellerinde katedral kırmızısı şaraplarıyla...
ve titreyen sesi dökülmeye devam etti ince
dudaklarından,ürküten bir ihtişamla
’gökyüzü ne kadar da kalabalık bugün’
’cehennemdeki tüm arsaları ben aldım ()’ dedi.
sen hurilerine akıt içindeki derinsiz suları yalnız...
en dibinde cehennemin ya da yedi kat yabancısı cennetin
(...)
ne fark eder kimliğinde ne yazdığı,masum değilsin!
merhaba Mösyö!
bugün çalınan kurabiyelerimin hesabını kuşlardan
soracağım...
uzak ve silikti kuşlar yine de, yangın gibi...
ve her yanında cehennemden çalınmış ateş çığlıkları...
sahi senin adın neydi?
hangi gece düşmüştün tenime?
benim adım Carlotta!
Ufacık ve kadınsı…
Tanrıya kurban edilmiş bir bakire!
Çarmıha gerilmiş genç bir kutsalım ben
Sana ’en’lerinden daha yakın
Ve cennetin soysuz yalanlarını getirdim
Sen de suçlusun en az kuşlar kadar!
Dedi.
Carlotta! Benim minik kelebeğim.
Taze teninde heveslenen hücrelerim kadar ıslak mısın?
Ve cesur musun en az yalanlarımız kadar?
Acılarla kadın olmuş bir masum…
Tanrıların akan yalnızlığına biat.
Carlotta!
Benim minik bakirem.
Söz veriyorum yalnız seni hatırlayacağım öldüğümde!
Dünyadaki ilk Hristiyan devrimci din adamı Martin Luther anısına
( Bu cümle ve rumuzum dolayısıyla yanlış bir fikre kapılma sevgili güzel insan)
5.0
100% (6)