12
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
3646
Okunma

Her yerde güller vardı; dizi dizi, tebrizi.
Gönül, öten bülbülü dinler, gülce lehçede.
Şafakta füsun dolu esen bir hava bizi,
Sarıp da sarmalarken güller ile bahçede.
O saf kokularıyla,
Cennet tepelerinden gelen dokularıyla,
Gonca gonca güller açılır,
Kevser kıyılarında sulara nur karılır.
Ve sırlı hikmet ile rahmet arza saçılır.
Nehirler çok sayıda,
Dolar gelir taşkına,
Güller Şahı Muhammed Mustafa’nın(S.A.V.) aşkına.
Salât, selam ederek,
Yâre gönderelim yâre, sararak gonca gülle.
Hoş kelamla, dualarla, mutmain kalp, saf dille.
Kutsal yolda yürürken huzura coş kandille,
Zikrederek…
Gül, hecede tek ise,
Elif tek bir doğrudur; O’na simgedir lâle.
Denk var mıdır, melale?
Billurdan bir köprü ki zaman ile sarılır.
O köprüden insanlar akar sanki şelale.
Açar güller kıyıda,
Sular gelir taşkına,
Güller Şahı Muhammed Mustafa’nın(S.A.V.) aşkına.
Yoluna baş koyup her gün,
Sıdk ile zikredelim, doğrudan yürüyüp Hakk’a,
Aşalım zorlukları, güzellikten şaşmadan, azmederek mutlaka,
Hak yola aka aka,
Alalım ün.
Lalezardan gülşene,
Yol gider ince uzun; aşk ehli yürür yorulmaz.
Güle hasret durulmaz.
Karanlığı ağaran ay, ortadan yarılır.
Rabbin hikmetlerinden asla sual sorulmaz;
Lakin dağda vahşi ayı da,
Döner birden şaşkına,
Güller Şahı Muhammed Mustafa’nın(S.A.V.) aşkına.
Bulut ağar gökyüzüne,
Kelebekler uçuyorken kodlandıkları minvalde,
Bir mevsimlik ömürde, konarlar cennet düzüne.
Bak Rabbin gecesine ve dahi gündüzüne,
Gel özüne.
Lâle boyun bükerse,
Gül dalında mahzun olur, bülbül ağlar zarı zarı,
Terk ederken gülzarı.
Sanılır ki âşık, maşukuna darılır.
Bu hal çokça yayılır ve bir daha bal toplamaz arı.
Dallar istenen sayıda,
Durmaz artık ışkına,
Güller Şahı Muhammed Mustafa’nın(S.A.V.) aşkına.
5.0
100% (13)