13
Yorum
19
Beğeni
0,0
Puan
2452
Okunma

Saatler kurmuştum Nevbahar için
Cemreler ardından uyanacaktım...
Deyip "Vakti gelmiş" özlenen göçün
İçip iksirinden yokluğun, hiçin
Sorup adresini hadsiz sevincin
Vuslat kapısına dayanacaktım...
Böyle yazıyordu "Pembe kitap"ta
Kâbusla uyanmak yoktu hesapta.
Talihim olsaydı sözünün eri
Neşenin rengine boyanacaktım...
Ödendi sanmıştım neyse ederi.
Rüzgârın sırtına vurup eyeri
Yıkarak önümde her bariyeri
Ya o’na varacak, ya yanacaktım...
Ufkun ötesin(d)e randevum vardı
Yön belli, yol uzun, hedef bahardı.
Tam vakti gelince doğmasa şafak
Sabrıma ek ömür kazanacaktım...
Kaf dağı ardında gözlerden ırak
Reyhan kokacaktı vardığım durak.
Bağrını bahara açınca toprak
Gülzârın dizine uzanacaktım...
Elime geçseydi bahtın yelesi
Benim olacaktı Kartal Kalesi.
Tadınca ucundan ab-ı hayatın
Kimleri ne diye kıskanacaktım...
Haddini bildirip her ihtiyatın
Hakkını vermiştim teferruatın
Bedeli olsa da aşka biatın
Başımı eğecek, dayanacaktım...
Gecenin bir vakti basıldı zile
Gelen kaderimdi, ikramı çile.
Oysa destur ile mesrur mehtaptan
Hilalin göğsüne yaslanacaktım...
Bir dünya kurmuşum meğer seraptan
Hayaller kâbustan, düş ızdıraptan
Çare yok, karanlık derin girdaptan
Sahile varmadan ıslanacaktım...
Can suyu beklerken diktiğim fide
Cemreler düşmeden kapandı perde...
Mecit AKTÜRK