14
Yorum
15
Beğeni
4,9
Puan
6019
Okunma

ruhu yağmalanmış bir dizi mezarlık sakini gibi
alacalanırdı huzur sokağının duru rengi
sonra
lacivert gözlü gece kuşları ötüşürdü –yokluğunda-
afili sözlerime yamalanır,
bir kaç alkış tutardım taklacı güvercinlere…
susardı, uslanırdı dalgalar
güvertesi ıslak bir geminin yaşlı göğsünde
doğru dürüst duruşuna aşık olurdum -bin kez-
unutmuşken papatyanın beyazını
klonlanmış çocuklarım konfeti dökerdi
ansızın üzerimizden
atlarını alırdı karıncalarım
mutluluğa koşardı dört nala
ah tam da bu vakit
babam tutsaydı keşke ellerimden
kötüler kendi kemiklerini kemirirken
ve
ölümden korkmamayı öğrenirdim deli gibi
neron gelse alamazdı seni
elimden,
ki,
yaşamın pençelerine asılmak arzusu var bugün içimde
daracık omuzlarıma yüklenen büyüme ağrılarımla
-uzaydan izlemek ne kadar da heyecan verici sesinin tinini
sonsuzlaşmak cinnilerin ellerinde
ve
bit kadar kalana dek ardımızda dünya
tüm parçalarını toplamak ayın…
sessizce
....
yağmurda öpüşmek gibi.
Çiğdem Parlayüksel
5.0
94% (15)
3.0
6% (1)