3
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1017
Okunma
Yastığımın altında biriken düş kırıkları
Batarken uykularıma,
Şerha/şerha yarılan gök kubbenin şakağından kan sızıyor geceye…
Düşünüyorum da
Yarın sabah uyandığımda
Hala benimle uyanıyor olacak mısın?
Bilemiyorum…
Biliyor musun?
Artık ağlamıyorum gidişlerine.
Bir muhabbetlik sözüne yanıp tutuşsa da
Dudaklarımdan dökülmeyi bekleyen cümleler,
Söz verdim kendime konuşmayacaklar artık
Sensizliğimin günlerini…
Yanında uysallaşan yüreğim
Kıyısından bile geçmiyor artık huzurun
İçimde senden kalan günlerden soluduğum
Birkaç yaşamlık nefesle
Boş ver diyorum
Boş ver
Yaşamak da neymiş…
Hiçliğim.!!!
Ölüme davetiye çıkarıyor protokol koltuğuna.
Diğer bir yanımda Azrail kol geziyor fasılasız
Her seferinde ölüm duruyor terazinin ağır basan kefesinde...
Ve ben sessizce ölüyorum!
Kimse duymuyor çığlıklarımı…
Yokluğunda yaşama değer biçiyorum
Açık arttırmaya çıkarıyorum nefeslerimi
Kimse cevap vermiyor içimdeki çığlıklara kimse duymuyor
Umudum esir düşüyor kumdan kalelerimize
Ellerime kelepçe vuruyor kaderin cilvesi
Esaretim çekilmez oluyor!
Hayallerim suya düşüyor bir/bir
Ve ben ölüyorum…
Oysa ben kor ateşlere yürürken
Seni uğurluyordum umudun maviliklerine...
Şimdi yeni yolculuklara mı yürümeli
Umutsuzluğun eşiğinde
Cehennemin beşiğinde
Hem de henüz hiç uyumamışken kuş tüyü dizlerinde.
Ne olurdu sanki gözlerini gözümün yaşına
Ellerini avuç içlerimin terine bıraksaydın
Birlikte yaşamanın hazzına varsaydık fütursuzca
Tam tutmuşken ellerini
İnşa ettiğimiz kırık köprülerden nehirlere düşüp boğulduk
Yüzmeyi hiç bilemedik biz aşk deryasında
Sen benden gittin, ben de kendimden
Ama ağlamıyorum bak gidişine.
Unuttun mu, gözyaşlarımı hediye ettim ben
Beni buralardan alıp sana götüren o günden beri...
İbrahim ALTIKULAÇ
“Senin Uğruna”
5.0
100% (4)