9
Yorum
25
Beğeni
5,0
Puan
1923
Okunma

oysa güneşte felçli bir güzden kaçmıştı
söyleyemedi
yandım
ürkekçe iç geçirirken göğsümdeki sonsuzluk
sessizlikte başlamalıyım şiir yazmaya
şehir de susuyorken yaşam sıkıntısına
uyku zamanıydı
yüzlerinde silinmiş çizgileriyle gürültü yapan ruhlar
sustunuz şimdi değil mi?
değil işte
sadece yumuldunuz külünüz üzerine
yağmur tarlası bereketi, çöl
kapanmış gözler
’ağlama sakın’
her şey renksiz mi?
ah!
bir tuvalin üstünde aşk
karışın
rüyaların harfleri ile konuşanlar
korkularınızdan arındı dünya
ve dünya bıyık altından gülüyor sayıklamalarınıza
ruhunuz
defter
yazınız
şiirleri seviyor hâlâ Tanrı
hissizliği karanlığın
kurcalasanız ne çok efkar doğar
korkmayınız
mahreminiz
hücrelerinize koro şefliği yapan yüreğiniz
ve yüreğiniz dağlar üstünde gezintide
kimsesi olmayan toprağın böğründe yolculuk biletleriniz
yaşam bir düz koşu
bir
maraton
kazananı yok!!!
ve şimdi
susmanın hakkını veren yarı ölüm
tanık oldu dünya ne kalabalık
ve aldırışsızlığın bekçisi sokak lambaları
yüreklerin kokusunu duyuyor
bu koku
yırtık ve zehirli
ağrısı tutsa şimdi sevişmenin
kabul eder gök
delişmen bir nehrin genzi yakan yokluğundan utanın
hadi bir zahmet zehirden arının
öpersen neye dönüşeceğimi biliyorum...
5.0
100% (29)