Suyundan kopan çağlayan
dibine doğru kuruyor, dalgalı hıçkırıklarla

rimeli akıyor, üzgün yağlı boya tablonun
"resmin bitti, sevişelim mi" diyen ressam, harakiri telaşında
giyotinci abiler yok satıyor, tesellisiz bitişlerini
"acı ama gerçek" yıldız takım adası görünecek bu gece
teker teker sayacağız, parlayanları, parlamayanları
naif kehanetlerde bulunacağız, çaylak müridlerimize

-garip bir lunapark müjdesi-
-havalı tüfek standında vurulan ördeklerden biri hala sağ-


ahiretlik öpüşler, dalında güzel ve taze
her yerde aynı uyarı :
"olmamış şehvetleri koparmayınız lütfen!"

- kim o?
- Ben geldim, güz.
- kapının arkasına büyükçe bir şiir koyalım, giremesin içimize-

sahte dolunaylarda, "ihanetadam" oluyoruz bazen
yeni bir fetva bekliyoruz, kendimizi kandırabilmek uğruna
tüm günahkar sanrılarımıza süresiz af çıksın istiyoruz
tanrıyla benim aramda diyoruz, upuzun bir boşluğa rağmen
ama biliriz ki
hiç bir nilüfer sonradan sevmez suyunu

- çok vicdan kaybetti, ne yapalım?
- yapacak bir şey yok, baş başa bırakacağız kalanıyla

içim dışıma çıktı, sevmez artık beni bu bel altı portremle
oysa baştan konuşmuştuk, part-time sevişecektik
çaresiz fesh olacak, sevmelerimin akdi
zararı yok, bir çıkmaz sokak daha çıkar elbet cebimden

bunca cümle, bunca dil altı imgeleri
büyümüşler de , tünel kazmasını da öğrenmişler maaşallah

- gerekli evrakları tamamladıysanız, yarın sabah başlayın gözlerimde mesainize
- uzun uzun soluk alamıyorum öykülerimde, bataklık alerjisi var bende
- yoktur bunun dışında, tescilli bir sabıkam...

Oktay Coşar