40
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2002
Okunma
her seferinde
küçük bir yudum
alıyorum artık
sonra
dikip gözlerimi
bakıyorum dibine
fark ettim ki
ömür telvesinde
net görülüyor ölüm
hâlâ içtikçe
ıslansa da içimde
kurumayan esmer akşamlar
hayır
uzun zamandır
çiğdem çiçeklerine de
küs değilim
kavradım sonunda
nasılsa yemin bilmiyor
yalancı baharlar
boşu boşuna kendini
kana buladı dudaklarım
savurup dururken küfürleri
şimdi merakım
kaç çentik atıldı
defterin arka sayfasına
kim bilir
bilirim de
batıklara soktukça elimi
büyüyor ağzımdaki bakla
ağladıkça dalıp
resimlere rüzgârla uçuşuyor
birkaç hayal…
ne gerek var
dipsiz kuyunun
derin izleri avuçlarımda
daima uzaklar biçti
yarının kumaşını
ve bu günden kanamalı
başladı geleceğim
şimdi sadece
bir bakışımın düştüğü
yerine tutunamamış
kükürt kokulu sözleri
sarıp içiyorum geceleri
kundaklanmadan ölen düşlerin
tambur taksiminde
yanında bir kadeh yalnızlıkla
sarhoş ediyorum
kalan zamanımı
dantel dantel örülen
iki kambur sırtımda
tan yeri varmadan pencereye
iç çekişlerim
her birinin başı secdede
doğrulduğunda terini silecek
bir el yok
ah çekişlerim olmasa
ellerinde tesbih
geçiyorlar sıraya
demem odur ki
ya ölmek lazımdı zamanında
ya beşinci mevsim bağışlanmalı
bana
Blackless