12
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1298
Okunma

Kırıldı söğüt dalları
Kuşlar konmaz oldu
Soldu bütün çiçekler
Renkleri kayboldu dünyanın
Yas tuttu bulutlar
Yine de uçsun içimizde
Kanadı kırık bir güvercin
Ve yeşersin dal uçlarında
Umutlar, sessizce
Kötü giden bir şeyler var
Yarınlarımız yarınsız
Bitti umutlarımız
Eteklerimizde zemheri kanatlı hüzünler
Ayaklarımızda cam kırıkları
Sözcüklerimizde prangalar
Düşsel bir çığlık acılarımız
Kelebek ömrü kadar hayat
Bulduğumuz her şey harap
Her duygu bayat
Uzanıp tutuğumuz eller soğuk
Oysa, bir kaçak gibi sığınırdı
Avuçlarına ellerim
Sarardı bizi akşamlarına
Erguvan rengiyle o şehir
Güneş neden geç doğuyor
Ve batıyor erkenden
Amansız bir karanlık sarıyor dünyayı
Ulaşılmayan yıldızlar kadar
Soğuk ve karanlık
Görünmezdir bazı duvarlar
Hangi demirci kurşun damlatmış
Hiçbir şey duymuyor kulaklar
Hangi terzi dikmiş dudakları
Haksızlıklara açılmıyor ağızlar
Hangi zindanda çekildi gözlere miller
Görmüyor kötülükleri
Kimler uyuttu da insanları
Düşünmeyi unutturdu
Hadi geri dönelim
Geldiğimiz köhne yollardan
Yeni bir sayfa açalım insanlığa
Aydınlık
Ferah
Cevaplar bulalım yüreklerde
Düşünelim, varlığı ve yokluğu
Yeniden var edelim yaşanası bir dünyayı
Zümrüd-ü Anka gibi küllerinden
5.0
100% (9)