6
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
2810
Okunma

Kaç kavmi bitirir içimdeki sancı?
Nemrut kumpas tarlasında tohum ekerken
Kınanmış cümleler döşeniyor adının harflerine
Kabul etmiyorum!
Yeter, can gidiyor
Ölüyorum…
Köşe kapmaca oynayan çocuk gibi
Debeleniyorum dört köşesinde evin
Eskitmeli abajurun ışığı da zifir geliyor.
Sararan anılar yerleşirken ömrüme
Yokluğundan asılır yüzüme keder
Sızlayan omuzlarıma em ol, yeter.
/ İçime attıklarımı kustuğum
O bitmek bilmeyen seremoniler
An be an aklımın kıyısında
Kalemli kâğıtlı sevişmeler…/
Anımsarken özlemle geç kahvaltıları
Yok yazıyorum adını, sönmüş kandillere
Dokunduğumda yeniden yanacak gamzelerin
Yakacak avuçlarımı tenin
Son sigaramın ucundaki aleve
Katık ediyorum borçlarını
Alacağım olsun bu yangın
Gelmediğin her güne…
Gündönümü çiçeklerinde mütemadiyen
Gülüşün ıslanırken, her çiğinde
Siyaha boyanan mahremimde
Azaldı sevişmeler
Tuz bastığım yaralarıma
Merhem bile olamazsın, ne yazık
Tenimde çocukça oynaşan
Ellerin de yok artık…
/ Mistik harabelerin altında kaldım
Kavimler göçüyor bedenimden
İçimde hangi mahlasın kayıp ruhu vardı
Bir gülsen belki bu hasretlik biter…/
Denenmiş yazgıların değişeceği yok.
Alnımda kara bağlayan finallerle
Yok satıyorum şimdi gülmeyi, yok!
Kaç minval üzere yürüyeceğiz artık
Geride bıraktıklarımız
Eteklerimizden tutarken…
Bir düşünsene;
Günün kaç vakti yanar yürek sobası
Bir ben bilirim, bir benden içre.
Hiçbir açıklaması yok bunun
Sevgilim, söylesene:
Şahdamarından da yakınken!
Neden gittim senden?
Neşe CÖMERT
26 Mayıs 2012
5.0
100% (10)