0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1058
Okunma

BALIKÇI SALİH’İN AŞKI
Ah, ah! Bir de eskiden göreceklerdi seni
Nasıl da kuğu gibi süzülürdün masmavi sularda
Tüm koyları karış karış bilirdin
En sert lodoslara direnirdin
Laleler, sümbüller açardı kırmızı, mor dağlarda
Çiçek kokularını çekerdin içine mis gibi.
Fırtına gelecek derdi balıkçı Salih
Gücü, kuvveti yerindeydi, asılırdı küreklere
Yürekli adamdı
İki tek attı mı vız gelirdi dünya
Bazen gözleri dolardı yağmur toplayan bulutlar gibi
Uzaklara dalar giderdi.
Bazen sırtından vuran fırtınayla savrulurdu bedeni
Sımsıkı tutunurdu hayata
Yiğitti, mertti
Yıkılmazdı Salih
Sen ve O âşıktınız birbirinize
Gıcır gıcır silerdi her yerini, gözünün içine bakardı senin
Okşardı, severdi, öperdi balığa çıkmadan önce
Hadi be gelinim derdi, hadi gitme vaktidir…
Rüzgâr ne yönden eser, balıklar nerede bekler bilirdin sen
Duvak gibi arkandan sürünürdü ağlar.
Bilmem ki şimdi bu haline kimler ağlar?
O korkunç geceye kadar her şey nasıl da güzeldi
Mehtapta yakamozlarla dans eder sonra Salih’in türküleriyle dertlenirdin
Bir de uzun hava çekerdi ki Salih
Yanık sesi karşı kıyılardan duyulurdu
Kaç mevsim birbirine karıştı teriniz
Güneşle yandınız, yağmurla yıkandınız birlikte
Tuzuna bulandınız denizin.
Birden patlamıştı hava
Kudurmuştu
Islık sesleri kayalardan geri dönüyor
Gecenin karası ölüm kokuyordu
Ejderha bakışlı dalgalara yenildin o gece, kucaklayamadın Salih’i
Kayıp gitti avuçlarından.
Günler sonra cansız bedenini uzattılar yanı başına
Çöl sıcağı kumlarda birlikte kavruldunuz
Kızıl şafakların ateşi düşüyordu denizin gözyaşlarına
Martıların ağıtları çırpınıyordu kıyı boyunca.
Zaman ilaç olamadı yarana, yüreğin hiç susmadı
Halâ öfkelisin, hırçınsın
İsyanın çaresizliğine
Daha ne kadar sürecek böyle denize küskünlüğün
Tükenişin.
Salih öldü, ya sen
Ya sen…