23
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
2254
Okunma
BU GÜNKÜ KONUĞUM,DENİZLİ’NİN EGE’NİN GURURU
DEĞERLİ ABİM,DEĞERLİ HEMŞEHRİM OZAN NİHAT.
ONU SAYFAMDA KONUK ETMEK AYRI BİR ONUR.
Olmayınca
Gönül tek başına dosta gidilmez
Bir mürşid-i kamil yar olmayınca
Dostun bahçesinde seyran edilmez
Elinden tutacak pir olmayınca
Sırlar alemine uçamazsın sen
Şeytan’ın elinden kaçamazsın sen
Mana gözlerini açamazsın sen
Şu nefsin gözleri kör olmayınca
Zikirin tadını veremezsen dile
Kalbinin pasını dil neyle sile
Çabalama varamazsın menzile
Ruh nefsin elinden hür olmayınca
Mevla diler ise nasip alınır
Emirle yel çıkar otlar salınır
Hayrın güzelliği nerden bilinir
Karşısında çirkin şer olmayınca
Nihat bu dünyaya heves edersin
Gafilsen el güler sen yas edersin
Hakkın pazarında iflas edersin
Manadan sermayen kar olmayınca
Ozan Nihat
14 Ekim 1950 yılında Denizli İlinin, Acıpayam İlçesi’nin (sonradan belde olan) Gölcük köyünde doğdu. Asıl adı Nihat Sönmez’dir. İlkokulu köyünde, ortaokul ve liseyi Acıpayam’da tamamladı.
Yaklaşık 17 yaşında bağlama çalmaya başladı. Aynı dönemlerde şiirle de ilgilenmesine karşın, geleneği ve doğaçlamaya ilişkin becerisini ise 1977 yılında karşılaştığı Aşık Reyhani’nin etkisiyle geliştirdi. Ancak tam olarak bir ustası bulunmaktadır.
Yaklaşık 18 yaşından itibaren sahneye çıkan Ozan Nihat, başta 1973 yılında yerleştiği Almanya olmak üzere Avrupa’nın öteki ülkelerinde de birçok konsere, şenliğe ve etkinliğe katıldı.
İlk dönem şiirlerinde Mahmutoğlu mahlasını kullanmasına karşın, sonraları kendi adında karar kılan Ozan Nihat’ın şiirleri değişik gazete, dergi ve araştırmalarda yayınlandı.
Ozan Nihat Türkiye ve Türkiye dışında katıldığı yarışmalarda birincilikler de olmak üzere birçok ödül aldı.
1987 yılında yeniden Türkiye’ye yerleşen Ozan Nihat, eserlerinin bir bölümünü toparladığı 6 adet albüm hazırladı.
)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(-)(-)(-408-)(-)(-)(
Yarını garanti görüp sevinme
Hakkına sadık kul er olmayınca
Nefsine yenilip sakın övünme
Resulüne ümmet, yar olmayınca
Kul olan istemez sarayı, köşkü
Eren meclisinde yapar hep meşki
Saf saf bakar yüze ne bilir aşkı
Gönlünde sevdaya yer olmayınca
Ömrü geçmiş ise bir gözün yasta
Görmezmiş o yüzden olurmuş hasta
Gönülden bakması gerekir dosta
Görür mü hiç o göz fer olmayınca
Has niyetin karşılığı alınır
O sebeple aradığın bulunur
Emeğin helali nasıl bilinir
O işte bir gayret ter olmayınca
Neyzen’in elinde inler imiş ney
Ne para, ne pul, ne paşa, ne bey
Râb izin verirse olur her bir şey
Yaratmak mümkün mü var olmayınca
Ki, onda avazı bulamazdık biz
Şakırken de bir haz alamazdık biz
Gülü sevdiğini bilemezdik biz
Bülbülde bir figan zâr olmayınca
Hâk aşıklarında eksilmezmiş hâr
Zikreder Mevlâ’yı hem cura,hem saz
Lüzumsuz bilinmez kimde neler var
Yüzünde aydınlık nur olmayınca
Sadık Dağdeviren
Aşık Lüzumsuz
5.0
100% (17)