1
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1230
Okunma

biz eskiden
neşeli şarkılar söylerdik evimizin odalarında
sobanın etrafını sarmış
bir bardak tavşan kanı çayla
dalardık radyo tiyatrolarında başka dünyalara
pembe pembeydi yanaklarımız hayata o zamanlarda
kaybetmemişti gözlerimiz masumiyetini sokaklarda
daha
bir tabak kuru fasulyenin yanına
biraz bulgur pilavı
babamın kocaman yumruk darbesiyle kırılıp
acısını salmış kocaman bir kuru soğan
belki bir de çoban salata
ve bolca sevgi bulunurdu masamızda
kardeşimle benim
kendimize ait bir odamız olmasa da
çocuk saflığı kadar güzeldi sabahlar
koşarken okul yolunda
üstelik daha dün kollarındaydık annemizin
bir simit-bir gazoz sevincini toplardık ders aralarında
bir yandan koştururken okul bahçesindeki çamların altında
yeşildik biz de en az onlar kadar
kaplamamıştı yüreğimizi beton duvarlar
sanırdık ki
hep iyiler kazanır
aşkı hep iyiler bulurdu
yılmadıkça ve inatla durdukça karşısında kötülerin
filmlerde anlatılan masalların büyüsüne kapılmış
o zamandan beri
defalarca çaldı kapımı aşk
defalarca açtım duraksamadan
ve şimdi sorgu sual etmeden
yine giriyor kanıma
...girme
vuracaksan eğer bir daha!
lekesiz zamanlardaki çocuğun aşka inanan deli yüreği
hâlâ çarpıyor bende…incitme
atilla güler