2
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1564
Okunma

Saçaklarında bin dokuz kırk yedi yılının tozları olan bir sehpa,
Köşe başında çocuk sesleri,
Cuma sonrası toplanan kadınlardan geriye kalan ince sesli Yasinler, Fetihler…
Su, debisi ölçülmemiş haliyle yanaklara dökülür iken,
İki parmaklarıyla fincan tutan adamlardan geriye kalan resimler,
Diyelim ki saat daha düne ait bir zaman dilimi!
Şaka yapıyor en genç kız.
Demli çayın yanında tuzlu çekirdek merasimleri,
Ölü evi değil, oysa sevilmelere ait hayaller!
Demir-çelik fabrikası önünde cigarası sönmeye yakın bir adam daha;
Hamal!
Oysa o fabrikadan içeri girse hayatı kurtulacak.
Pek yakından tanıdık bir yakın geçmişin şahidi,
’Daha fazla kazanıyorum’, iddia ediyor ki hamallıktan daha fazla kazanıyor,
Birkaç on yıl sonrasını düşünmemesi de garip değil ona,
Karısının belinde koca taşlar,
Gecekonmayan evler inşa ediyor her bir sokak da.
Kadınların tarihinde en nü çalışmayı yapan terli bir bakış;
Kasetin son şarkısında,
Bu da gelir, bu geçer yalanı alaturka.
Hatta hastalık, kimi zaman da inanmak sevgiye,
Zengin olup da eldiven takacağıma,
Zengin olup da eldiven takmam diyor.
Zengin olup olmamak da toprağın nadas sonrası ağlayışı,
Sevgisiz olunca, saraylar yapılsa ne fayda?
İçim burkuluyor,
İçimi demir gibi burkan fırınlar var yüreğimde.
Kimi zaman anne oluyorlar, kimi zaman baba ve çoğu zaman da sevgili
Ama ben hiçbir zaman,
Hiçbir sevgilinin tarihçesini bilmiyorum.
Hiçbir sevgilinin kokusunu,
Uyumasını, uyumamasını,
Hiçbir sevgili yerine de koyamıyorum kendi çaresizliğimi.
En çok da en sonra kendime savruluyorum şarapneller misali,
Yemek için çalışan, barışın gözlerine kurşun sıkanlar mahallesinde
Siperi olmayan savaşlarımda hasta insanlar cenneti.
Seslerini duyamasam da atlar var, atlar yemyeşil çimenler üzerinde,
Hollanda yağmuru bu yanaklarımdan akanlar,
Ve geride bırakılan mektupları seçmek de imkansız,
Gözlerimi her kapayışımda,
Beni onum olmadığına inandıran bakışlarıyla,
Bir aMan çekip, donunu düzeltip nasılsın diyen omuzlarıyla,
İçeri giriyor.
Köşe başı sokak çocukluğum
Çocukluğumu duymadığım yıllar oldu ciğerlerimde.
Tıkayan bir nefes içimi, sanki yeniden İstiklal Harbi!
Gözlerimden akan yaşları saklamak için susuyorum,
İçeri girip, artık inandığını söylüyor o güzel kadın.
Fotoğrafımızı çekerken adam, yıl bilmem dokuz yüz kaç,
Yağmurumu sakındığım yüzümden ötürü sevilmediğini zannediyor
Hasta olmasaydım, buna da inanabilirdim diyor.
Ama Madonna inanıyor,
Saniyeler içerisinde ceketi içinde tükürüğü kurumuş bir sarma
Nasıl da aklımı almış bu Nisan,
Nasıl da yalnızlığıma dokunmuş diye hâlâ ağlıyorum!
Galiba hepsi bir roman, hepsi bir filmden kare,
’Bir insan bir insana yeterdi herhalde’ diye diye,
İnandığına bu sefer küfrediyorum dualarım ile
.
5.0
100% (5)