6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1716
Okunma

Yeni Edebî Akım: Gülce/BULUŞMA
Gülce/Buluşma Nazım Türü:
1-HECE-SERBEST Tartışma ve kavgalarına son veren bir nazım türüdür.
2-Hece vezni ile serbesti, bir şiir bünyesinde buluşturmaktadır.
3-Oluşumu şöyledir :
--------------
--------------
--------------
-------------- ( Dörtlük: hece vezniyle yazılmış)
...................................
................................................
..............................
............
......................(Serbest mısralar-mısra sayısı şairin isteğine bağlıdır.)
Yani;
-(Hece vezniyle yazılmış dörtlük)
-(Serbest mısralar)
VEYA BUNUN TERSİ DE OLABİLİR
-(Serbest mısralar)
-(Hece veniyle yazılmış dörtlük)
4-Hece vezniyle yazılmış dörtlük’ ün kafiye yapısı, hece sayısı, kalıbı tamamen şairin isteğine bağlıdır. Şair dilerse Hece ile yazılacak bölümü dörtlük değil, beşlik, altılık mısralardan veya değişik hece türleri ile de oluşturabilir. Yeter ki, hece-serbest buluşmasını gerçekleştirsin. Adı gibi BULUŞMA olsun.
5-Şiirin uzunluk,kısalık durumları tamamen şairin isteğine bağlıdır.
Saygılarımızla.
Yeni Edebî Akım:Gülce Topluluğu
.................................Seni ki seni
.........................Yâr seni seni
.................Seni arar iken
...........Kaybettim beni...
Hasret kalemiyle şiirler yazdım
Hâyâlde, gerçekte, falda ararım...
Her dizede yenik ruhumu ezdim
Kalemde, kelâmda, dilde ararım...
Günün kehribarı
Gecenin nuru
Gökkuşaklarının nazlı umuru
Göz nurumda saklı gönül yağmuru
Damlada, doluda
Selde ararım...
İnci biriktirir seven gözlerim
Sessizce dökülür kuma giz’ lerim
Dolunay göğsünde ayak izlerim
Deryada, nehirde, gölde ararım...
İsmimde cismimde, gökte ve yerde
Perçemim yıkayan şu tuzlu terde
Şebnemler düşende güle seherde
Uzakta yakında
Bendeki çiğde
Sılada, gurbette
Elde ararım...
Safâ-nazar ile dostun cemâli
Aynadır özüme, görünür Âli
Kuyunun dibidir Yusuf’un hâli
Eyüb’ün teninde, hâlda ararım...
Güvercin oldum
Açtım kanatlarımı mavi düşlere
Dost oldum
Özümü içirdim cümle kuşlara
Ferhat’a Şirin, Mecnun’a Leylâ
Dağlı gönüllerin şakıyan sesi...
Yırttım öfkeleri, estim coşlara
Yaprakta, çiçekte
Dalda ararım...
Kirpik uyur, bebek bakınır arı
Düşküne sebildir yüreğin kârı
Ne atlas ne saten ne ipek, yâri
Abada, çuhada, şalda ararım...
Herk vakti...
Toprağın özlemi tohum, döllenir...
Bir yanı deli poyraz
Savurur günâhın başaklarını
Çakmak çakmak sema
Kıskanç bulutlar
Ben seni yelde
Yelde ararım...
Türküler haykırır: "Gel de beni sar
Hoyratta, gazelde, barakta Ensar"
Öyle bir tını ki notalar susar
Sazımda inleyen telde ararım...
Hâlâ bir muamma insandaki hınç
Nedir getirisi
Anlaşılmaz günc
Zeytin ışıltısı, sevgi, trunç...
Ve Ateşten gömlek dikse de diken
Bülbüle cevr eden gülde ararım...
Neşterin değdiği yara dağlar da
Nefesim İmtihan, canım ağ’larda
Eriyen nefsimde, yanardağlarda
Ateşte, dumanda, külde ararım...
Eğmeli kastal’ım cemalin ki ay
Sen peykan ben hedef tahtasında zay
Bezirgân değilim, kıblemde sen var
Bin bir çiçekten bin defa doğdum da
Her kovanda petek petek sen doldum
Bilmezler
Özümü balda ararım...
Dolaştım ummanı oldum Abdalı
Köksüz bir gövdenin olur mu dalı
Karani kokunca hırkanın alı
Yemen’ de, Hicaz’ da, çölde ararım...
İnsan denilen derin denizi
İstiridyedeki incili izi
Binlerce
BİR’ den olan BİZ’ i
Vahdet-i Mevcut’ da
Yolda ararım...
Her takvim güz gibi, ömürden kovan
Saatin minesi, akrep yelkovan
Döndükçe ruhumda dün bugün ve an
Günlerde, aylarda, yılda ararım...
Refika’m, hayat bilene bir maden
Kazdıkça, cevherin içinde Âdem
Ve tut ki kaymaktır, doyumsuz tadı
Ve tut ki sabundan, kaygan zemini
Yani efendim; Sevgi imanım, inancım dedim
Nikabın altında
Tülde ararım...
Son defa uğradım Erzurum, Muş’ a
Dizimin dermanı yetmez yokuşa
Mihmanıdım şimdi yolcu Hamuş’ a
Sırladım ben beni, sal’ da ararım...
Refika Doğan -Antalya 2012 Mart
not: amatörce yazdığımız emek ve göz nuru dolu yürek damlalarımızı titizlikle değerlendirerek -sembolikte olsa - ödüllendiren "Edebiyat Defteri" değerli seçki kuruluna teşekkür ederim.
Herk: (yerel ağız) coğrafik koşullar dolayısıyla, bizim oralarda -muhtemelen Nisan ortalarından Haziran başlarına denk gelen bir tarihte- ekinden önce toprağın sürülerek - kısa bir süre de olsa- dinlendirilmesi
Mihman: misafir
(Günc) f. Köşe, bucak, bodrum
Nikap; yüz örtüsü, peçe.
Eğme: (Karac’oğlan dilinde) kıvrım
Kastal: (Karac’oğlan dilinde) çağlayan ırmak