Natali girdi içeri, Usulca ilişti köşeye, Sessizce oturdu, Bekledi durdu. Derken Ebru belirdi, Geçti diğerinin karşısına Ara ara bakar, Bir ona, Bir benden yana. Kırmızı giymiş Marina, Salmış uzun, kara saçlarını Omuzlarından aşağı, Yüreğimden içeri. En son Sharon geldi, Her zamanki gibi gecikti, Yer kalmayınca, Geçiverdi başucuma. Benim için geldiler, Hepsi bir arada, Veda etmek için, Ölüm döşeğime Akbabalar misali.
Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
-Muhtemelen adamın- ölüm döşeğinde olduğunu nasıl haber aldılar acaba? Biri hepsine haber vermiş olamaz. Demek ki müstakbel ölü arayıp gelmelerini rica etti. Yani ölürken bile aralarında bir tercih yapamadı. Ya da hepsini fena kırdı ki helalleşmek istedi. Bir ihtimal daha var tabi: bir arada yaşıyor da olabilirler. Ebru'nun aklından kesinlikle iyi birşeyler geçtiğini sanmıyorum. Muhtemelen birazdan kavga çıkacak. Bir de bence adam ölmemiştir.
Öykü gibi düşündürücü, hoş bir şiir.
Kutluyorum. Saygılar.
Aynur Engindeniz tarafından 2/29/2012 11:15:35 AM zamanında düzenlenmiştir.
Birincisi gurur duyarım. İkincisi de sadece devamını değil, metnin kendini de yeniden yazabilirsiniz (Şiir ya da öykü farketmez). Bu asla Bu öykü böyle yazılır demek değil, Ben bu öyküyü böyle anlatırdım demektir. Zevkli, dahası verimli olur.
Şöyle diyeyim, bu tip sorulara, kafa karışıklıklarına yol açmadıkları için cenazeler güzeldir. Başka açılardan da güzeldirler ya neyse...
Giderayak ölüm döşeğinde. En azından iddiası böyle. Siz, ben ve dört hanım üstüne başka bir söz söylenene kadar (yani siz ya da bir başkası bir öykü yazana kadar) böyle olduğunu kabul edeceğiz.
Bir de ben, Giderayak'ın henüz ölmediğini düşünmüştüm.
Çok can yakanın mutlaka canı çok yanacaktır birgün. Buna inanırım. Gönüllü yananlara diyeceğim yok tabi.
Her ne ise, hanımlar iyi niyetlerle toplanmamış belliki...Adam da memnun değil. Allah herkese sevdiği ve sevildiği diyarlarda, kollarda ve mutlu bir şekilde ölmeyi nasip etsin.
Cenazeler güzeldir; bu tip sorular sordurtmaz. Cümle aleme ilan ederiz, filanca öldü, biz de çatır çatır mirasını yiyoruz, gözünüz kalmasın diye. Ama sorun şudur ki ölü genelde pasif bir kişiliktir, çok ender olarak yattığı yerden kalkar, kalktığında da çevresinde konuşacak kişi bulamaz; herkes kaçışmıştır.
Ölüm döşeği ise bu karşılıklı etkileşim sorununu çözer ama sorduğunuz sorulara da yol açar. Akbabalar gibi sözleri insana bu kişilerin davetli olmadıkları halde geldiklerini söylüyor. Öte yandan Sharon ın gecikmiş olması bu dörtlünün gelişinin kararlaştırılan bir saate denk geldiğinin belirtisi. Demek ki birileri bunların gelişini organize etmiş ama bu Bay Giderayak ın kendisi değil. Kim olabilir?
Bu noktada bir arkadaşımdan bahsetmek istiyorum. Kendisi zamanında oldukça çapkındı, epeyce de can yakmıştı. Tahminine göre canı yananlar kendi aralarında bir dernek (ya da kulüp) kurmuşlar, dayanışma içindeydiler. Hatta kulübün sloganı Sen de mi buradasın? idi. Tabi hepsi arkadaşımın fantezisiydi ama performansına bakılınca Neden olmasın? da dedirtiyordu. Belki Bay Giderayak ın da benzer bir durumu söz konusudur. Birbirlerine Bak, ölüyormuş. Gidelim de en iyi yerden seyredelim! diye telefon eden kadınlar geliyor gözümün önüne. Tek kelime etmeden canının çıkmasını bekliyorlar, akbabalar gibi. Saygılarımla.
Birincisi gurur duyarım. İkincisi de sadece devamını değil, metnin kendini de yeniden yazabilirsiniz (Şiir ya da öykü farketmez). Bu asla Bu öykü böyle yazılır demek değil, Ben bu öyküyü böyle anlatırdım demektir. Zevkli, dahası verimli olur.
Şöyle diyeyim, bu tip sorulara, kafa karışıklıklarına yol açmadıkları için cenazeler güzeldir. Başka açılardan da güzeldirler ya neyse...
Giderayak ölüm döşeğinde. En azından iddiası böyle. Siz, ben ve dört hanım üstüne başka bir söz söylenene kadar (yani siz ya da bir başkası bir öykü yazana kadar) böyle olduğunu kabul edeceğiz.
Bir de ben, Giderayak'ın henüz ölmediğini düşünmüştüm.
Çok can yakanın mutlaka canı çok yanacaktır birgün. Buna inanırım. Gönüllü yananlara diyeceğim yok tabi.
Her ne ise, hanımlar iyi niyetlerle toplanmamış belliki...Adam da memnun değil. Allah herkese sevdiği ve sevildiği diyarlarda, kollarda ve mutlu bir şekilde ölmeyi nasip etsin.
Cenazeler güzeldir; bu tip sorular sordurtmaz. Cümle aleme ilan ederiz, filanca öldü, biz de çatır çatır mirasını yiyoruz, gözünüz kalmasın diye. Ama sorun şudur ki ölü genelde pasif bir kişiliktir, çok ender olarak yattığı yerden kalkar, kalktığında da çevresinde konuşacak kişi bulamaz; herkes kaçışmıştır.
Ölüm döşeği ise bu karşılıklı etkileşim sorununu çözer ama sorduğunuz sorulara da yol açar. Akbabalar gibi sözleri insana bu kişilerin davetli olmadıkları halde geldiklerini söylüyor. Öte yandan Sharon ın gecikmiş olması bu dörtlünün gelişinin kararlaştırılan bir saate denk geldiğinin belirtisi. Demek ki birileri bunların gelişini organize etmiş ama bu Bay Giderayak ın kendisi değil. Kim olabilir?
Bu noktada bir arkadaşımdan bahsetmek istiyorum. Kendisi zamanında oldukça çapkındı, epeyce de can yakmıştı. Tahminine göre canı yananlar kendi aralarında bir dernek (ya da kulüp) kurmuşlar, dayanışma içindeydiler. Hatta kulübün sloganı Sen de mi buradasın? idi. Tabi hepsi arkadaşımın fantezisiydi ama performansına bakılınca Neden olmasın? da dedirtiyordu. Belki Bay Giderayak ın da benzer bir durumu söz konusudur. Birbirlerine Bak, ölüyormuş. Gidelim de en iyi yerden seyredelim! diye telefon eden kadınlar geliyor gözümün önüne. Tek kelime etmeden canının çıkmasını bekliyorlar, akbabalar gibi. Saygılarımla.
Bence tiyatro sanatçıalrı bunlar. Giyinmişler kostümlerini . Sahneye çıkacaklar... Ölüm üzerine gösteri yapacaklar...Ama hiç bir aslında ölmek istemeyecektir... Ya başların toplananlar...Yine çok farklı...Sevgilerimle...
Yine de eskilerden gelenler olmuş. Tanıdığım bir çok kişi, kendileri istese de, kuyruğu dik tutmak uğruna ölüm döşeğine gelmeyecektir. Gelenler de "Gerçekten ölüyorsun, değil mi? İyi!" demek için uğrayacaklardır. Akbabalar gibi. Saygılarımla.
Yine de eskilerden gelenler olmuş. Tanıdığım bir çok kişi, kendileri istese de, kuyruğu dik tutmak uğruna ölüm döşeğine gelmeyecektir. Gelenler de "Gerçekten ölüyorsun, değil mi? İyi!" demek için uğrayacaklardır. Akbabalar gibi. Saygılarımla.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.