11
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
1693
Okunma

yüzün gülsün ağlama
yağmur düşer kar düşer ovalara
meşalesi yanar karanlıkların
uçar başucundan dolunay
-gelirim-
ateş diyip başlayacağım her şiir keşfe hazır sırdan ibaret
-ak gibi-
-süt gibi-
-bembeyaz- durallığında seni saklayan
-küçüğüm-
omuzumda duran melek duru bir su bütün mavi damlaları bezenmiş
tutunmaktayım kanatlarından sınanıyorum sustalının ağzında
kızıl bir çiçek tomurcuklanırken kerahat vaktinde
müşfik yüreğime aşkın süzülüyor mercanlı ırmaklardan
nasıl kaçılır bilmem senin sevdan beni tuttu tutacak
dirimlerimde bir deniz uğultusu beni dalgalarında yutacak
sevgiler kalkanı oldu ömrümün dudaklarını öptükçe çoğaldı
yankıyor çınlayan sesin kulaklarımda
sonra turnaları çağırıyorum ormanım da gelincik kokusu
aklımda suretinin şavkıması her gece değişiyor haritam
eksiksiz kıpkızıl akşamlara ezbersiz çizdim gülüşünü
içre içre dövülürken kalp gökyüzü yosun b/ağladı
mahşerin köpükleri bir bıçak keskinliğinde
-kesti-
-kanadım- adın dilimden kan gibi boşaldı
mafsallarına gömerken adını dilimde turnalara dair gazel
ırak sılayı geri dönüş sisi kapladı
anahtarı elinde paslanmış keşfini bekleyen yüreğim
camlarda yakamoz yakamoz ateşimin buğusu
ulurken tren rayları son buldu yolculuk
cinnet etkili nefeslerden
ciğerine düşeceğim gecenin tamamında
düşlere dolaysız sokulan güzellikler
bilinmedik o illet
ağzından salya gibi
çiy taneleri düşürecek toprağa mâverâi bir ıtırla
yazgı alnında kalbinde kesişecek aşk
dahası muamma sonrası ölüm
küçüğüm.