11
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1696
Okunma
Saat sıfır yedi elli dokuz;
yarım bırakılmış bir elmanın sararmış bekârlığı
topuklarıyla ruhuma inmeye çalışan kadının ellerinde.
Kaçıyorum,
şimdi dağların ardında yaşamak bile yok eskisi kadar,
sadece güzel şiirlerden tat alıyorum
elma şekerleri bile sahte!
Resimler görüyorum, çoğu ufak tefek
aşk dedikleri şey köhne pencerelerde arsız bir dansözün kıvırtması.
Acınacak haline gülüyor binlerce insan,
ben de gülüyorum.
Kaç çocuk doğurduğu bilinmez bir anne karşı kaldırımda
yüzünden belli yorgunluğu,
alt mahalleden gelen şimendifer sesi
altına bir çocuk daha kaçırıyor herkesten habersiz,
adı mesut mutlu!
Sokaklardan vazgeçen canlının adını koymuşlar insan!
Tatmin olunmamış duyguların yaşı bile önemsiz
şarkılar sahte avuntuların baştacı
meyler günahkar olmaktan bitap bektaşi niyazı.
Yorgunluğum yaşamamaktan.
Kelimeler anlatırsa acıyı,
bir daha doğduğuma inanabilirim her gün.
Oysa her şey dünden kalıntı, yarın basit bir yalan
son otobüsü kaçırmış genç kızın yüreği kadar viran.
Dünya dönüp dönüp aynı şeyleri hatırlatan yaşlı bir kadın
ellerinde mücevherler umut adında
makyajlı bir geleceğin ders saati uyumak
çok farklı değil yalan atıp, sonra da uyanmak:
-’bugün her şey iyi olacak!’
Saat sıfır sekiz sıfır sıfır
kavuşmaları defterimden koparttığım çok önceydi,
sadece hayal kırıklarım ile dolu bir ben varım yaşamak için.
Durma o zaman, durma!
Gururlandır beni şiir,
izin verme kaderimin
düz yazı yazmasına.
5.0
100% (12)