Arnavut kaldırımlarında yürürdü pabuçlarım
Sokakta tavşandan şans niyetleri çekilirken
Pencerelerin camlarına yansırdı tramvayların,
Gıcırtılı sesi
Sokakta park kavgası yoktu arabaların

Bir heybetli gelirdi babam trafiksiz sokaktan
Güven veren ellerine su dökerdim ibrikten
Mis gibi tarhana kokusu yayılırdı ocaktan
Mikrodalga fırında olmayan

Dost sofralarımız kurulurdu canla başla
Küçük dizlerimle bağdaç kurduğum
Çekilirdi büyüklerim başlardı sedir sohbeti
Kahvenin en köpüklüsü en içilir saati
Eski bir radyodan memleket ezgisi yayılırdı
Kumanda kavgası olmayan

Bulaşıklardan sonra başlardı kapı sohbeti
Güneşin batımında çıkardı sokak gençleri
Her kapının önünde çıt çıt çekirdek sesleri
Boza diye bir ses gelirdi gecenin ahenginde
Bazen aldığımız bazen alamadığımız

Yaşlıların cebinde olurdu kuru erik kuru kaysı
Adam öldürmek için taşınmazdı bursa çakısı
Dağlarımızda efeler vardı boranda karda
Şimdi takım elbiseliler eşkiya olmuş şehir de
Çivisi çıkmamıştı şehrin ayak takımıyla



SOKAK ŞAİRİ