2
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1491
Okunma

bildiğin gibi değilim
sen hiç görmedin
günbatımı rengindeyim
sokaklarımda geceliyor rüzgarın ıslığı
akdeniz içine içine çekiliyor
üşüyor dalgalar
bense karanlığı çekip başıma
ikimizi üşüyorum sabaha kadar
anla beni
defne yapraklarını gözlerin sanıyorum
kuş üzümlerini benlerin
zakkum çiçeklerini gamzelerin
falezleri yüreğim
kırılıp kırılıp akdeniz’e düşüyorum
bir çocuk gibi
kanayan avuçlarımı
mendilimle bağlayıp
çığlığımı bir buhurla
anneme yolluyorum
özlüyorum
dalgalara konan martıları
kirpiklerine konan kelebekleri
saçlarındaki rüzgarları
en çok da
ardıç eşiğimizi tahta beşiğimizi
annemi özlüyorum
üşüyorum
palmiyeler üşümüyor
kulaklarına yapıştıkça poyrazlar
nergisler üşüyor
zamansız açan badem çiçekleri
göçemeyen kumrular üşüyor
bundan sonra beni
duvarları kerpiç
tavanı pardı olan bir ev
ardıç kokulu bir sevda anlar
yaşlandıkça
avuçlarındaki ateşe sürükleniyorum
bu son mektubum
ben artık bir isyana yürüyorum
ben galiba bir müfrezede
çatışmadan ölüyorum
20 Ocak 2012- Antalya
Sıtkı ÖZKAYA
5.0
100% (7)