0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
923
Okunma

Sen dokunduğunda bu şehrin tenine, çığlıklar duyulurdu
Ayak izlerinden anlardım gelişini
Şimdi binlerce insan bu şehrin illegal sokaklarında
Ama hiç biri,
Yüzümdeki hüznü görmüyor senin gözlerinden
Gittiğini şimdi gözyaşlarımdan anlıyorlar
Sen olmayınca…
Bir isyanı işaret eden gözyaşlarım yağmakta
Yıkık bir kentin yorgun iki savaşçısı gibiydik
Bir zafer daha kendini geçmişe armağan eder
Sonsuzluğun paçavrasına iliştirdiğim sevmelerim
Ya da “belki”lerim hangi lisanı zapt eder.
Kanaması durmayan yaram biraz daha az bana.
Şimdi seni bir eylül’e yüklüyorum
Sesi dudaklarımı döven kadın!
Hangi mevsimde yatağımın sol yanını doldurursun?
Bekliyorum.
Yokluğunun bıçak izlerini taşıyorum sırtımda.
Yaşadığın ne varsa, yitir.
Yaşayamadıklarını biriktir öyle gel!
Yarınlar o kadar da uzak da değil.
Gözlerin arayacak beni, zamansız üşümelerinde
Özleyeceksin biliyorum.
Sesi değdiğinde dudaklarımı üşüten kadın!
Zamansız gideceksin biliyorum.
Tıpkı geldiğin gibi.
Bu intihar bakışlı sevdamıza aldırmadan
Bu şehrin caddelerini bir isyana bırakıp gidiyorsun
Ne çok büyüttüm gözlerimde seni,
Yokluğunla ne çok büyüdüm.
Güneşsiz bir sen siz’likle sevdim
Sen izlerini bırakırken geçtiğin boş caddelere
Ben sen’li gözyaşlarımda boğuldum.
Sen benim monoton bir sevdamın kahramanıydın.
Ben bir tek, gözlerimde sustuğunda kanardım.
Sen bilmesen de,
Kilometrelere dayadığım çığlıklarım da
Kulaklarındaki melodinin cızırtısını yaşıyorum.
Ve ben hep seni özlüyorum…
Emre Kınay__________
5.0
100% (1)