10
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1164
Okunma
Serin bir ufka doğru açmıyor lalezârı
Yemyeşil bahçelerde inletir zârı zârı
Nazik sarhoş gönlüme vurunca yalın ışık
Öz mızacına uygun mat bir güne bürünür
Efkârdan saçlarıma dolaşıyor sarmaşık
Matem çöker şehrime ölü gibi görünür
Albenizli gülümü solduruyor her gece
Meyhânenin önünden aldırıyor her gece
Bulutlar raksediyor masmavi gökyüzümde
Nemli kirpikleriyle oynaşır gündüzümde
Küsmüş müdür ki bana sâki adımı anmaz
Onca cilveye rağmen kaçırıyor neşemi
Zambak gibi açılıp serpilsem de uyanmaz
Soğuk soğuk gülerek öpüyor ay ensemi
Ne istiyorsun benden söyle ey şeydâ bülbül
Seni öz canından çok sevmedi mi bu gönül
Gülerken ağlıyorum şimdi muğallaktayım
Kâh tufan kâh yangında gamlı bir konaktayım
Görmeyince yüzünü isyan eder perdeler
Upuzun bir uğultu kulağıma geliyor
Gözümdeki buharlar saçlarımı perdeler
Ecinniler toplanmış kahkahayla gülüyor
Ne haldeyim gel de gör yaz ayında kış benim
Her aşığın gözünden dökülen ah yaş benim
Akkor gibi lebine üflüyorum bir buse
Kızıl kana boyansın eğer sevmek bu ise
Şimdi gönül yarama cerrah vursun neşteri
Artık kabuk tutmuyor mahşere kaldı şafak
Beni helâk edenin sol yanımdadır yeri
Belki de o didâra dıştan görünür parlak
Yıllar yılı bekledim Eyüp gibi sabrettim
Dile mühür basarak isyan değil şükrettim
Yüceler Yücesi’ni sevdim senden ötürü
Yunus’un zıttı oldum ummuyorum hoşgörü
Melahat Temur
5.0
100% (10)