15
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
2217
Okunma

yokluğunu örtmüşler üzerime, sonsuz bir uykuda gibiyim
öznesi sen olan cümlelerimin üç noktası aşk,
gidişine yükledim bütün yüklemleri ve sıfatını gizledim isminin
şimdi kehribar yalnızlıkların kol gezdiği
talan edilmiş bir şehrin metruk mezarlığında
suskunluklarımı defnediyorum yanı başımdaki dipsiz kuyuya
bir avucumda buz gibi sensizlik
diğerinde düşlerimden arta kalan kırıntılar
ve dudaklarımda sallanan ay kesiği şiirlerin ölü haykırışları
kan kırmızı şahlanmış bir anafordayım sanki
her gece başka bir darağacı kuruyorum,
bedensiz ruhların cirit attığı mekanlarda
ve her gece senden çoğalttığım bir başka ben
yok oluyor benliğimde, karışıyor zamana
onurlu kavgalarımdan sancısız doğumlara gebe kalıyorum
göbek bağı kesilmiş bir günü kucaklıyorum yarına beş kala
gözyaşlarımla büyütüyorum kimsesizliğimi
her sabah, şafağın kanamalı zamanlarında
günahsız doğmuş ve umut vaat eden turuncu güneşi batırıyorum
ve her sabah yokluğuna kurban ediyorum rastgele bir şiiri
oysa sana varmalıydı çıkmaz sandığım tüm sokaklar
ve şehirler ölmemeliydi gözlerinde kurduğum
kurak iklimlerin görkemli muson yağmurları olmalıydık
yağmalıydık bakir coğrafyalara
karafakiler sıralamalıydık topal bir masanın üzerine üçer beşer
ve içimizi dökmeliydik beyaz bardaklara
seslerimizi akort etmeden seni seviyorumlar çalmalıydık
birbirimizin dudaklarından
olmadı
aşk bize uğramadı,
teğet geçti şehrimizden keskin bir kılıç gibi
ve çalmadı kapımızı,
göremedik aşkın fırtına gibi esip geçtiğini
ve kaç masum bedeni kesip biçtiğini
5.0
100% (17)