Gittiğim yerde güzel bir kedi yavrusu vardı, tedirgindi de,
Elimize aldığımızda titriyordu, tedirgindi muhtemelen, yine,
Bırakınca da oyun istiyordu, faresi de vardı, yakalıyordu,
Ondan bıkınca topunu görüyordu ve onunla oynuyordu...

Döndüğüm yerdeki minnoşu göremedim, uyumuştu belki de,
İyi ki yoktu, okşayacak olsaydım başka koku alacaktı ve,
Küsecekti, elimde başka bir kedinin kokusunu hissettiğinde,
Zaten başka kimsesi de yoktur minnoşun koca mahallede...

Rodos adasını gösteriyorlar, Grekçe şarkılar eşliğinde hem de,
Kültürle ilgiliyim ama gidip yakından görmek gelmiyor nedense,
Pek çok Türk gelmiş bir zamanlar oradan ama kalanlar da olmuş,
Kalanların dinimizle ve kültürümüzle alakası neredeyse kopmuş...

Konu bazen özünden sapıyor, ben toparlamazsam dağılıverecek,
Toparlayacak olsam bile özüne uygun şekilde devam etmeyecek,
Bir tarafta hatıralarım bir tarafta yaşayanlar, televizyon da var,
Hepsinden kaynayanlar koşup geliyor ve bana şiir oluveriyorlar...

Gittiğim yerde yediklerim içtiklerim benim olsun ama kedi de var,
Bir hayvanlar ilgimi çekmeyi başarıyor ve bir de küçük çocuklar,
Liste daha uzayıp gider gönlüme ve aklıma danışacak olursam ama,
Gönlüme meyil vermiyorum nedense ben de bu son zamanlarda...

Uzun lafın kısası galiba evin içi çok ısındı, sıcaklıyor gibiyim sanki,
Osmanlıların son zamanını anlatmaya başladı şimdi televizyondaki,
Tarih, coğrafya, din, kültür ve üstesinden gelmeye çalıştığım sanat,
Hepsi bir araya toplandığında içinden çıkılamıyor, bu zor zenaat...