2
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1476
Okunma
yoğun fazda bir monolog içimde
kerih makaleler asılıyor giderek
kara ağdalı gözlükler çekiyorum, nafile
yine de kaybolmuyor o asil tümce!
okuyorsun bitti diye, kapatıp kitabı
lâkin kapatmaya gör gözlerini
işte yine tıpatıp aynısı!
duruyor öyle güneşten geliyorum der gibi
sonra yüzüyor aklının derinliklerinde
süzülüyor mazgallardan apoletleri
nasıl bir geçirgenlikse
binlerce dillik mesafeden hemde
okkalı bir koku sarıyor ortamı
Allahım yine o!
elini uzatsan değecek biliyorsun
düşecek boylu boyuna avuçlarına
bir ilmek var boynunda çift kişilik
ve tek başına çözemiyorsun
lâkin kahretsin
kelebek avuçlamak yasak bu ülkede!
ve sen hâlâ şifa arıyorsun göklerde!
hadi uyandı bir kerelik bu düş desen
ya bir ömre ihanet
ya taze bir filiz daha ömür kertiği
ne yana tükürsen faydasız
saç da sakal gibi senin nihayetinde
emme basma tulumbalı dilemmalar alırken altına
tükenmez bir biteviyelikte
usul usul içinden içini kemirecek yine...
tutuyorsun altın perçemlerden
atıyorsun iki sek duble irislerinde
tırmanıyorsun soluksuz bir rampaya
ve sanıyorsun ki; kar erimiş yanaklarında
suskun bir telaşla duyuluyor ritmi felç tik taklar
hiç bir kelimenin harfe koyamayacağı kıvamda
teslim olur gibi eller havada...
sonra
ya şekersiz çaya emsal burukluk
ya duvara vurur bir uyanış daha!
sözümona adın kahraman ya!
mahpus bir şecaat biriktiricisi
hah!
korkaklık enfiyeli koca bir semerli yalan daha
dilinde sarfa hazır bir dünya ıtırlı sözcük
bağlanmaya ramak kala sahipsiz
nasıl bir şeyse Tanrım
elma da senin haram da!
yürüyor uykularıma zihnimi delerce
nasıl bir şey bu
nasıl bir felâket
elinde değil bile, eline batan raptiye!
şimdi gidiyorum sevgili
ve atıyorum kendimi
seni seviyorum demenin
yasak olmadığı bir ülkeye!..
ve bir kere daha
seriyorum seni yine
belirsiz bir serüvenin orta yerine
bir müddet daha kuru/yasın diye!..
ToprağınSesi
.
5.0
100% (8)