1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
923
Okunma
Bazen eski bir düşü ziyarete giderim,
Gördükçe oraları yanar yanar tüterim,
Alevlenir kederim, divaneden beterim,
Derin yaralarında, ateşinde biterim,
Yüreğimde kül olur köyümün ormanları,
Ben yine de o aşkla seyrederim onları.
Alır beni hayali, içime hüzün çöker,
Renklere hazan düşer, gözümden seli söker,
Çimenlerde çiçekler üzülür, boyun büker,
Ormanlar da ağlarlar, hepsi gözyaşı döker;
Yüreğimde kül olur köyümün ormanları,
Ben yine de o aşkla seyrederim onları.
Hasretle dile gelir buluştuğumuz yerler,
Sevgilin nerde kaldı, gelmeyecek mi derler,
Ormanlar ok ok olur, delik deşik ederler,
Alev alev yanarak buram buram tüterler;
Yüreğimde kül olur köyümün ormanları,
Ben yine de o aşkla seyrederim onları.
İlk göz ağrım, sevgilim, gönül tahtımın şahı,
Neydi bu ormanların, çimenlerin günahı?
Yağmur suyundan da saf o çaldığının ahı,
Bıraktığın ateşten kurtulmuyor ervahı;
Yüreğimde kül olur köyümün ormanları,
Ben yine de o aşkla seyrederim onları.
Yıllar boyu deryama çağlayan gibi aktın,
Aşkla, sevgiyle baktın, sonra yetim bıraktın,
O saf duygularıma nasıl bir ateş çaktın?
Kuruttun Hastoma’yı, içime yığıp yaktın;
Yüreğimde kül olur köyümün ormanları,
Ben yine de o aşkla seyrederim onları.
5.0
100% (1)