13
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1431
Okunma

Dudağıma düğümleyip vazgeçilmezliği
çığırtkan martıların diline bıraktım seni
sandık sarısı günlerin hatırı vardı aslında
naftalin kokulu aşkın dilindeki derin izleri
çiziyordu aklımı
bir damla yağmurun hatırına hazanı ağlattım bu gece
Kızıl saçlı bir gölgeydi geceleri üstüme çöken
karanlığın yükü vardı omuzlarımda
dizlerim mi kıvrılıyordu yılların ağırlığında
yoksa ben mi yorulmuştum
gölgene yaslanan her seferinde
Bugün bir başka özledim seni
bir yağmur sere serpe bıraktı kendini sayfalarıma
sökün eden gözyaşlarımın pusatına düştü bakışların
dönüşü olmayan yolculuğa çıkıyordu hayalin
ve gidiyordun
ağzıma geldi yüreğim kesik kesik soluyordu
ağırlaşıyordu gecenin kasveti yağmur mu yağıyordu
göçmen kuşlarında göç mevsimiydi
ya eksikti gideceğim adres yada hiç verilmemişti
yanmıştı dili kavruk dudakları geçkin sevdaların ateşiyle
yasla dudaklarını dedi adam yasla anlıma
kaç zaman sonra sevgiyi soludum senin kucağında
çırpındı yüreğim
mutluluğa kapattım gözlerimi
bir soluk bıraktım genç adamın anlının çizgilerine
yol alıp giden çizgilerin sonu hep ona dayanıyordu
yüreğimi yıkıyordum serin sularında
Ecelime susuyorum tas tas ellerinden içiyorum
saçlarımda konaklıyordu geceden kalan yıldızlar
sayesinde şimdi
kaçan aklımı sorguluyorum
bir tımar hanenin bahçesinde buluyorlar
bir beden kiralıyorum ruhu içinde olmayan
s/ağırlaştırdım yüreğimi aşka
teneşire yatırılmıştı yüreğim yıkanıyordu ölü sularıyla
İçime acılar damlıyor
diri diri bir duyguyu gömüyorum çığlıkları hala kulağımda
ezik ellerimde çöküntüsü kalmış felçli dilim
ipsiz sapsız gecelerim sarpa sarıyor gece kaçkını düşlerim
Çıt çıkarıyor suskularım
sesime ses ver
dizlerime derman ey Yaradan
çatlıyor sabrı fikrime ziyan artık bir düştü belki geride kalan
şeytan giriyor içimize dönüşsüz günahlar bırakıyor
sürgüne gönderiliyorum zülüf şehrinin kapısından
alçalıyor gururum basıyorlar üstüne
belki bir geceydi
belki bir sağanak vaktiydi saçını taramıştı kaldırım aralıklarına
boyun eğmişti lambalar kapatmıştı ışığını gece kuşlarına
senin adın bardağımdaki damıttığım hüzündü aslında
boğazıma düğümlediğim sırdın kimseye diyemediğim
düğümlendiği yerde asılıp kaldığım
usulca açıyorlar kapıyı
sorguya alıyorlar apar topar vicdanımı
teraziye koyuyorlar ikimizi
hafife alıyorum kendimi
bu boşluk nereden başlar ben neresine düşerim karanlığın
artık anlamıyorum
dilindeki ç/alıntı cümlelerle sessizliklerdesin
sil bu gece ay ışığını yakamozlar tutuklu
unuttum de bırak ufuk inceldiği yerden kopsun
5.0
100% (9)