kapısına hüzün dayanmştı gecenin, elimde mahzun birkaç satır... yine gözlerim içine anlamlar yüklediği noktada; ona kendinden masallar anlatır... ... göğü yine istediği renge boyamış gözlerim, maviler hiç yakışmıyordu zaten hüznüne.. öylesine sade gelmişti bugün, sevdalı, gümüşten ziynetlerini de takmamıştı göğsüne.. ... kapısına hüzün dayanmıştı gecenin ve geceye müptela üç beş adam sokakta nereye gittiğini bilmediğim yollar var önümde... birinde bulacağım kendimi meçhul bir uzakta.. ... bir sancı gibi sokulurken yalnızlık yine kapısına hüzün dayanmıştı gecenin.. duymazdan gelebilirdim belki bu hüznü; hüzünle beraber gelmeseydi sesin....
H’içtenlik merve gökmen
Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yalın ayak bırakılan bir gece ! Adımların içime atılıyorken , papüristen bozma bir mektup ezber bozduran H'içtenlik -le hafızama kazınıyordu noktasını kaybetmiş bütün anlamlar.
Bildiklerim içime akıyor Şehir içime susuyordu ! ...
Renk körü yanıma denk geldi , Şehir biryan bir geceydi şehir sensizliği vaz(geç)i-yordu.. Azalarak ve az sonra susacaklarıma kara kalem olurken . Dertli konuşmaya başladı H'içtenlik ''dert söyletir derlerya'' ondandır dedi kağıt . Kalem bir düş bozumu avare ... Dikkat et ey cümlelerim An/kara'ya düşeceksin dedim Hiçbir harfim aldırmadı !
Gel dedi ! Sarıl, gece bakışlarıma ... Yok hüzün yok sen kederlisin dedi ...
O zaman neden yazıyorsun ? Hüznü bol bir yağmur başladı burada ıslan(ma)mak elde değil ki dedi ..
Kızma ! dedi . Rüzgârımı siyah bir martının kanadından getireceğim , söz ! dedi .
H'(çtenlik ) le Benim bütün martılarım gece bakışlı dedi ve sustu .
Anımsamıyorum ! bu konuşmaları. Şehrin nefes kokusu o kadar ağır geldiki bana kim olduğumu nerde olduğumu bilmeyen bir hayatın kapısından içeri girdim .Yalnızlığın liğme liğme edildiği bir gecede utangaçlığım gözlerime çarpıp dilime en kesinkin bir hecem takıldı şimdi. Ne mi ?
H'iç ayak sesim yoktu oysa . İz bırakmadan gidebilmekti amacım dokunmasaydı yitik kalmışlığımı yazdığınız tüm sözleriniz acıma . Abideleşip mezarları beklemekti gayem. Susup susup alnıma değen sapıtma öncesi musallada arınmaktı. Tüm bildiklerimle şehri ayağa kaldıracak savaşlarda mağlup çıkacağımı bildiğim halde yinede üstün körü ellerimi uzatabilmekti olağan şeyler dışında ...
Ey An/kara'nın hüznünü sabah sabah üzerime deviren H'içtenlik ! Gidenlerin arkasından tükeniyorsa zaman işte o'an yaşıyorsun demektir. Hangi adreste olduğun önemli değil adressiz kalabilmişsen bu hiçlikte mahsusdan söylemediğin cümleleri şarkı olarak dola diline ...
Kirli yalnızlığına eş olsun !
Bakma Yalnızlığı abideleştiren Adamın senide tanımadığına , dün düşümü bugün kalkan yanlarımız ortak ... Bunun farkına varabilmekti , anlayabilmekti .
Uğurlananların ardından kalan H'içtenlik-i anlatmak düşerse birde ... Derim ki ;
O gece içinde tutamadığın yağmurlar başlamıştı, Sızacak bir çatlak ararken yalnızlığa dost bakan bir adam çıktı karşına . Yazdıklarımızla teslim olmuştu gözlerin onca yaşa. Ve oluşan çamur yığınından ayak izlerimi silmeye çalışıyordum. Beceremedim. Ağır yük bindirdin üzerime daha bir belirgin oldum . Şimdi geceden kalma yanlarımla sabahın aldatmacı güneşinin soğukluğu ile kuytu köşeme çekilip ''Hayatıma Seyirciyim'' ....
Unutmadan , Yine bir umut kırıntısı birikmişken içime öldürdüğün en içli cevapları heybeme saklayıp gidiyorum ...
Sahi neydi O ?
Tozlu parmaklarıma üşüşen bir tek cümle ...
Yüzümün kızaran yanı ile , üşüyen gözlerimin ile , ser şimdi kirpiklerini üzerime
şehir nefes almayı kesti biliyor musun bugün? en son iki yolcunun solukları kaldı papüristen bozma bir mektubun sayfalarında...ve ben hiç bu geceki kadar HİÇleştirmemiştim kendimi... ... zihnimden sesszilik sızıyor. şu yolcuya çok şey söyleyeyim diyorum, dokunduğu hüzünlerimden selam edeyim , geceden arta kalan uykusuz cümlelerine teşekkür tadında... olmuyor ...olmuyor...olamıyor... ... hangi adresten geldiğini bilmediğim bir gizeme dökülüyor sesim... bişey var bu hecelerde başka bir tat.. daha önce milyon kere dinlediğim bir masalı tekrar aynı heyecanla dinlemek gibi...! bulduğumda sevinmek için mahsustan sakladığım hecelerim gibisin... bakma seni tanımamışlığıma , hecelerine yabancı gibi duruşumu hasretime ver! ...
şehir diyordum.. şehir bi garip bugün ... daha bir yakışıyor adına anKARA... içinde daha bir aciz hissdiyorum bugün kendimi.. unutup unutup tekrar tanışıyorum soğukluğuyla .. üşüyorum yolcu! üşüyorum kulak ver yalnızlığıma...
H'iç ayak sesim yoktu oysa . İz bırakmadan gidebilmekti amacım dokunmasaydı yitik kalmışlığımı yazdığınız tüm sözleriniz acıma . Abideleşip mezarları beklemekti gayem. Susup susup alnıma değen sapıtma öncesi musallada arınmaktı. Tüm bildiklerimle şehri ayağa kaldıracak savaşlarda mağlup çıkacağımı bildiğim halde yinede üstün körü ellerimi uzatabilmekti olağan şeyler dışında ...
Ey An/kara'nın hüznünü sabah sabah üzerime deviren H'içtenlik ! Gidenlerin arkasından tükeniyorsa zaman işte o'an yaşıyorsun demektir. Hangi adreste olduğun önemli değil adressiz kalabilmişsen bu hiçlikte mahsusdan söylemediğin cümleleri şarkı olarak dola diline ...
Kirli yalnızlığına eş olsun !
Bakma Yalnızlığı abideleştiren Adamın senide tanımadığına , dün düşümü bugün kalkan yanlarımız ortak ... Bunun farkına varabilmekti , anlayabilmekti .
Uğurlananların ardından kalan H'içtenlik-i anlatmak düşerse birde ... Derim ki ;
O gece içinde tutamadığın yağmurlar başlamıştı, Sızacak bir çatlak ararken yalnızlığa dost bakan bir adam çıktı karşına . Yazdıklarımızla teslim olmuştu gözlerin onca yaşa. Ve oluşan çamur yığınından ayak izlerimi silmeye çalışıyordum. Beceremedim. Ağır yük bindirdin üzerime daha bir belirgin oldum . Şimdi geceden kalma yanlarımla sabahın aldatmacı güneşinin soğukluğu ile kuytu köşeme çekilip ''Hayatıma Seyirciyim'' ....
Unutmadan , Yine bir umut kırıntısı birikmişken içime öldürdüğün en içli cevapları heybeme saklayıp gidiyorum ...
Sahi neydi O ?
Tozlu parmaklarıma üşüşen bir tek cümle ...
Yüzümün kızaran yanı ile , üşüyen gözlerimin ile , ser şimdi kirpiklerini üzerime
şehir nefes almayı kesti biliyor musun bugün? en son iki yolcunun solukları kaldı papüristen bozma bir mektubun sayfalarında...ve ben hiç bu geceki kadar HİÇleştirmemiştim kendimi... ... zihnimden sesszilik sızıyor. şu yolcuya çok şey söyleyeyim diyorum, dokunduğu hüzünlerimden selam edeyim , geceden arta kalan uykusuz cümlelerine teşekkür tadında... olmuyor ...olmuyor...olamıyor... ... hangi adresten geldiğini bilmediğim bir gizeme dökülüyor sesim... bişey var bu hecelerde başka bir tat.. daha önce milyon kere dinlediğim bir masalı tekrar aynı heyecanla dinlemek gibi...! bulduğumda sevinmek için mahsustan sakladığım hecelerim gibisin... bakma seni tanımamışlığıma , hecelerine yabancı gibi duruşumu hasretime ver! ...
şehir diyordum.. şehir bi garip bugün ... daha bir yakışıyor adına anKARA... içinde daha bir aciz hissdiyorum bugün kendimi.. unutup unutup tekrar tanışıyorum soğukluğuyla .. üşüyorum yolcu! üşüyorum kulak ver yalnızlığıma...
bir sancı gibi sokulurken yalnızlık yine kapısına hüzün dayanmıştı gecenin.. duymazdan gelebilirdim belki bu hüznü; hüzünle beraber gelmeseydi sesin....
hüzün ve yalnızlık,ikiz kardeş gibi, kemirir durur yüregi.,gönül sesiniz hiç susmasın.
Ayını durağa farklı zamanlarda uğramış iki yolcu gibiyiz... orda olmadığını bilsekte kokunu bulmak ve aynı yöne gideceğini bilmekte güzel... dün gece erkekn kapattım gözlerimin kepenklerini, hacze uğradı hecelerim....
Ayını durağa farklı zamanlarda uğramış iki yolcu gibiyiz... orda olmadığını bilsekte kokunu bulmak ve aynı yöne gideceğini bilmekte güzel... dün gece erkekn kapattım gözlerimin kepenklerini, hacze uğradı hecelerim....
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.