" Sessiz Sonat " doğanın yaptığı çağrışımlarla vücud bulmuş bir şiirdir. Şairimiz eserini yazarken; tabiatın ait göstergelerin yanısıra halk edebiyatına ve kırsal yaşamın o safi öz duygusal ve düşüncel ruh haliyle yazdığını söylemek mümkündür.Çünkü buna ait pek çok obje ve imge görülmektedir eserde.

Tabiatı asıl kaynak olarak almış sayın şairimiz.Bunu yaparken dış ve iç ( ruhsal yanı ) alemlerin özelliklerini birbirine harmanlayarak ; şiirin tümüne isabet eden ; derinden hissettiren bir sevdayı nakşetmiş.

Şiirimizde mısra tekniği kullanılmış.Yani hiç bir mısra anlamını ikinci mısrada tamamlamamış.Aynı dizede bütüne hakim olan duygu ve düşüncenin ara metaryeli kullanılmış ve bitmiş.Elbette her bir ara metaryel birleştiğinde bütünü destekleyen birer sütun ve kolon olmuş. Bu da binanın yanlardan salkım saçaklı değil tam destekli, bilinçli sağlam bir yapıda oluşturulduğunun en bariz göstergesi.

Yine, Anlatım olarak dikkatimi çeken başka bir unsur ; her bölümde baskın ve binanın belli köşelerine yerleştirilmiş kolon gibi şiirin ana kolonu görevini başarıyla üstlenmiş olan ; " Gelmesen ölürdüm, Dokunsam yanardın, Uyansam giderdin, Öpülsen kaybolurdun dizelerindeki bağlı olduğu bölüme hakim olmuş ve şiirsel anlatımı en son burda zirveye taşımış bir anlamda o bölümün finalini koyan dizelerdir.Hem anlatım, hem zaman, hem duygu birliği açısından da şiiri dimdik ayakta tutan ana öğeler olmuş bu dizeler.Diğer uzun anlatımlı dizelere nazaran bu dizeler hem anlatımı zenginleştirmiş , hem de dediğim gibi şiire ciddi anlamda uslup, anlatım, ahenk açısından ciddi çok ciddi bir estetiksel güzelliğin katkısını sağlamıştır.

Sayın Özkan' ın şiirinde yine ; folklorik unsurlarıda benimsediğini görmekteyiz.

" Gül tenin çiçek diye kokladığım "

" Yolların vardı beklediğim - gurbet "- .................şeklindeki bir ifade duyuş olarak tamamen halk edebiyatı normundan esinlenmiş bir anlatıdır.


Dikkatimi çeken diğer bir unsur :

Şairimizin duygusunu ifade edişteki baskın ve altını çizme meyli.Öylesine coşkun bir hüznün manzarası var ki.Sayın Özkan resmen tualini çok baskın, kontrollü boyamış.

bakınız :

" Kader değildin ecel değildin sen değildin" Burdaki boyalamaya bakar mısınız rica etsem.Değildin, değildin , değildin... baskınlığıyla duygunun vurduğu şiddete.

Yine,
" Yaramdın acımdın sızımdın " Bakın sesli bir halde okuyun lütfen bu dizeyide aynı etki ve duygu coşkunluğu.

"Mehtaptın güneştin mihraptın" Bakınız .....aynı etki ruh hali.Öylesine bir çığlık ki anlatılmaz.

Bütün bu baskınlıkların buluştuğu bir ortak nokta daha var ki bu da ciddi anlamda kayda değer.Sayın Özkan bu baskınlıkların iki tanesini bağlı olduğu bölümün sondan üçüncü mısrası olarak yapmış.Keşke diğer bölümlerde de aynı tekniği devam ettirseydi gibi düşünce geçiyor içimden ama bu haliyle de muazzam güzellikte.
Elbetteki yanlış anlaşılmasın sadece duyuş olarak yani içsel hissediş, hissedilendir bahsettiğim.

İçerik açısından her bir bölüm aşkın sebep olduğu hüznü anlatmış.

Teferruatlara indiğimizde : Şairimizin zıt ve karışık çağrışım etkili emtiaları bir arada ustaca kullandığını söylemek mümkün.

Bakınız :


"Senin adın hazandı içimdeki tek mevsim
Sarı rengin vardı saçlarıma sürdüğüm "

Burda ilk dizede : hazan bilindiği üzere hüzünü, kederi, ayrılığı semboller ilk dizede şairimiz bunu vermiş.Bu intibayla dile getirmiş ilk dizesini ancak, ikinci dizede buna zıt sanki buna sebep sarı saçlarıymış gibi ama değil.. sarı saçlarına olan meyliyle birleştirmiş.Hem güzelliği, beğeniyi hem de hüzünü.Burda çağrışımsal bir karma kullanmış.


Sarı saçların hüznüne sebep olduğu bu yüzden ayrılığın ve kederin yaşandığı gibi bir intibayı en olumsuz haliyle taşıma riski taşıyor ise de karma çağrışım metodunu başarıyla kullandığı için ve zengin şiirsel anlatımla doruğa koştuğu için bence şiirin ilk girişinde şair yetkinliğini okura en bariz haliyle ortaya koymuştur bu dizelerle.


Tanımıyorum ama Sayın Özkan' ı ama sanırım kendileri resimlede iştigal ediyorlar.Çünkü mısra tekniği, anlatımı ve kullandığı metaryeller beni direkt bu düşünceye sevk ediyor.Bir ressam duyuşunu dizelerde duyumsamamak imkansız.Renk objesine gösterdiği aşırı düşkünlük, baskınlık, objeler üstünden ve duygu üstünden defa kere geçme yetisi, çizgileri ve hatları çizmesi ...belki yanılıyorum ama ben de böyle bir intiba bıraktı.Sonuçta elbette resimin malzemesi boya, şiirin ki kelimeler yapılan aynı aslında özünde ama... bunu da ek bir düşünce olarak belirtmiş olayım.


Son söz ; Dilim döndüğünce, anlayabildiğim ölçüde eserinizi irdelemeye çalıştım yanlışım var ise affınızı diliyor yerine çok yakışmış bu değeri ve yön veren yüreğinizi kalben kutluyorum.



Selam ve en derin hürmetlerimle.