Nice dostlar gördüm elleri kanlı bilek boyu,
Nice düşman, başlarında defne yaprakları,
Bulutlar ki durmadan yeni bir şekle bürünür,
An gelir, bir canavar kesilir gökyüzü,
Bir de bakarsın en sevgili, gülücüklerle görünür;
Gâh kuşlar tatlı tatlı süzülür semâlarda,
Gâh bir şimşekten ürken ceylan yavruları koşuşur.

Nice efsaneler yıkıldı gözlerimin bebeğinde,
Nice umutlar avuçlarımda ufalandı, dağıldı,
Kayan yıldızlar, gecenin mâteminde upuzun,
Her biri bir çizgi çizdi bir düşün üstüne.
Bilinmez ılık bûselerin ardında çöreklenen,
Görülen, sadece görülmesi gerekendir,
Ne varsa görünmeyen, işte onda saklıdır kader.

Nice sevgiler tattım, her biri bin zehre bedel,
Nice arzular, şeytanın yolunda şahlanan.
Geliyor sandığın, aslında senden gidendir,
Alıyormuş gibi olursun tüm verdiklerini,
Sabah dediğin, aslında yeni bir akşama hazırlıktır.
Bir sâhildir insan ancak, denizin bitiminde,
Bir dalganın getirdiği, bir başkasında döner gider.

Nice yıllar yollarını bekledim gelmeyeceklerin,
Nice gönderdiğim haberler cevapsız kaldı.
Oysa, biliyordum boşluğa mahkûmluğunu kollarımın,
Her şey yerli yerinde durmalıydı besbelli.
Ne bir soran olacaktı kâlbimdeki açlığı,
Ne de hatırlayan, uzayan gölgeleri ve kısalan zamânı,
Sadece aklar’dı çoğalacak şakaklarımda..

Nice uzun savaşlar gördüm, zafersiz,
Nice kanlar aktı toprak sevinsin diye.
Kimse düşman olmadan birbirine,
Dostça vuruşuldu, kırışıldı sebepsiz.
Sonunda ölen öldü, kalanlarsa düşmanlığı öğrendi.
Dendi ki: [Uğraşmadan yaşamak yok!],
Oysa yok olan, yaşamın kendisiydi.

Nice döngüler gördüm hiç durmayan,
Nice çarklar, fırıldaklar, dolaplar,
Okul bahçelerinde çocuklar kol kola, halka olmuş,
Sonra o çocuklar büyümüş, sonra o büyükler ölmüş.
Yer durmamış yerinde, geceler gündüzleri izlemiş,
Kıtlıklar bollukları, mâtemler bayramları,
Kötüler iyileri, nefretler sevgileri kovalamış.

Nice ülke gezdim fersah fersah uzakta,
Nice insan tanıdım, birbirinden farklı,
Kimi bilmediğinden konuşur, kimi bildiğinden,
Kimi yaptıklarıyla mağrur, kimi pişman.
Aynı sözü sarfeden, aynı fikre yönelen
Kimi övgüyle göğe çıkmış, kimi ölesiye sövülmüş.
Mezar taşlarında aradım düşünceyi, bulamadım.
MG