7
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1475
Okunma

Hüzün Penceresi
Sağırlaşan gölgeme nazlı şimşek dokundu
Vuslatım ölüverdi sırların gecesinde
Göklere çağıran ses yavaş yavaş okundu
Sen denemiştin zaten mertlerin nicesinde
Serzenişi son buldu pusatlı volkanımın (!)
Diploması verildi nâdide hazânımın (!)
Gözleri aydınlandı karanlık zindanımın (!)
Şimdi kanlı gömlek var şiirin hecesinde
Buz kesen asfaltlarla doyasıya yarıştım
Zalim fırtına koptu boranlara karıştım
Sergüzeşt aynasıyla kıyasıya takıştım
Tatlı söz bulamadım dünyanın ecesinde
Ateş çıktı aniden mermer dudaklarımdan
Lavlar fışkırıverdi beyaz kundaklarımdan
Yalancı düşler aktı suskun sokaklarımdan
Cânı pişiremedim aşkın tenceresinde
Asılı kaldı ruhum hüzün penceresinde
(Atakum-Kasım/2010)
Dursun Tiftik
Güvercinler nefessiz yırtık pırtık şîrâze
Her çehrede şaşkınlık zâlimlerde bir hava
Vurulmuş gökkuşağı saçmalar ter ü tâze
Renkler siyaha gebe çığlık atmak bedâva
Yıldırım işveli esmer bir bildiri düştü yâsemin sarışınlığımıza
Yalın ve çıplak
Sarp ve dik
Güneşin aydınlığı kandillerden bile silik
Oysa “Yaşar “ ismini vermiştik aşkımıza
Gençliğimizin alperenliğine güvenmiştik
Yeldâ ışıklara tutulacağımızı nereden bilebilirdik
Volkanlar umut yüklüydü o zamanlar
Mutluluk fışkırıyordu kraterlerden
Şimdi hicrânsı âteşler yayılmakta her zerreden
Köle üretmekte zamanın sözünü dinleyen mekân
Kan emmekte vefâyı unutan vicdân
Hüzün hüzün donuyoruz terleyen karanlığımızda
Savaşmayı öğrenemiyor ruhumuz
Suya kavuşamayan çöller kadar yorgunuz
Sarayımız harâbe iklimler karakışta
Hayâller mahzûnlaştı ölüm var her bakışta
(Ekim / 2011)
Dursun Tiftik
*Hüzün kokan Eylülü ağabey bilen Ekimlere…