2
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1315
Okunma

ayaklarımda mülteci bir acı nüfus ediyor.
parmak uçlarımda bezm-i elesten yadigar antik bir satır başı uzanıyor,boylu boyunca .
ve
yokluğunun yoksulluğunda ayıklandığım Marmara’nın iç kesitlerindeki yüreğim.........
hasret yine demlenmekte gönülde
iki küp şekere sığdırdım bensizliğim
sensizliğin koyu demini yudumluyorum.
biraz kekreği dudaklarımda iz bırakıyor
tarih sayfalarında silinmiş acemi cemalim
en ürkek yanı,
en çocuksu tarafımla sendeyim şehr-i İstanbul
aşındırdım Süleymaniye’yi
utangaç bakışımı çeyiz bohçasına koyan gözlerim
Boğaz’a vurduğum kara peçe
ve
sensizliğe yoldaş gümüş pullar haykırıyor
gecenin en dar rahmindeyken akrep ve yelkovan
sessiz çığlıklar
çıkmaz bir sokağın içine dalıyorlar
maviliğinde su yüzüne çıkmış onca senli cümleler tüm secereleriyle
hicranın menzilinde
çileleri ekmek arası koyan cancağızım
çorak coğrafyam(n)ın en bereketli döneminde buz kesen soğukluğa inat
sana dem tutuyorum, irin toplamış yüreğin Mescid-i Haram mabedinde
misket karası gözlerine yaslanıp yeşil cennete sona eren bir tren yolculuğu başladı
yine Sirkecide iki gözüm
ertelenmiş,
zamanın çeyiz sandığında kalmış nice yarınlar heybem(n)de
saatin tik takı kiralık katilliğe soyunuyor, hicran bakiyesinde
tarih sayfalarında ism-i nâzımın boylu boyunca serilirken
ben Marmara’da susuzluğuma dem vuruyorum şehr-i İstanbul
gel cancağızım!
Hüzzam makamındaki notalardayken senli cümlelerim
kum akışında bıraktım, yokluğunun yoksulluğunu
müsvedde bir kağıtta İsmail’in boğazına değen bıçak bendeyken
Azrail hazır yüreğin tam orta yerinde ürpertici ıslığını çalmaya niyetleniyor.
cemalindeki çizgilerde ağır aksak ilerliyorum,
lisanın ummanında 9:15 vapuru
ve
sesini çengelli iğneyle tutturuyor şah damarın(m)ı
göz pınarlarımdan akan giden tuzlu suyu(n)m
beni sensizliğe meyilli yârlara sürüklüyor
şimdi bir iskelede
martının çığlığı sessizliğin kürtajında
yedi tepede vuslat filizleri yeşeriyorsa
seni bende bırak şehr-i İstanbul
kapama gözleri(n)mi
sıvasını çektiğim yüreğimin iç kesitlerinde küçük bir kızı bir başına bırakma
ellerinde geçmiş bayramdan kalma şekerleri
Eminönün’de beraber koşturduğu güvercinler bile mahsunken
gel etme iki gözüm şehr-i İstanbul!
mim’liğim önünde eğilir,
bendeniz sana yâr olmuşum
Azrail siyah bir gül uzatırken bize
Emirgan laleri bizim olsun cancağızım
gordion
08/10/2011
5.0
100% (7)