4
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1573
Okunma
Şemsiye renkli sığınağımın altında
Bardaktan boşanırcasına bir tutku
İşlerine giden yuvasız karıncalar
Üflemeli çalgıcılar işlerine gittiği gibi çalıyorlar
Çatılarda satranç oynayan tüysüz kediler
Düş yorgunu kadınlar
Ayağını yorganına göre uzatamayan cariyeler
Killerden ipince dudaklar yapan traşçılar
Yapayalnız koşturmacalar şehrinde muammalı bir sabah
Hafızasını kaybeden tenim hala anımsamıyor beni
En son bir kaza kurşunuyla sevdalanmıştım
Ruhuma kırk dikiş attılar
Hala yoğun bakım odamdayım
Düşlerin dili olsa da mırıldansa her şeyi keşke
Masallarımın toplanma borusu çalar bazen
Kıyametlerini bekleyen fırtınalı sevaplar gibi
Öyle zamanlarda oyuncak trenimle sokaklarda gezinirim
Bir kitabın hangi sayfasında kaldığımı coşkularımdan bilirim
Zamanların öyle tarafında işte
Islıklardan tanırım pencerelerimde beliren aç cümleleri
Bazen tutukluk yapıyor işte bu şemsiye
Bir de ıslansam kendime neyse diyeceğim
Bir tek boşluğum koruyor çıtkırıldım kabuğumu
Avuçlarımda yaşlanan hatıralarımın kilidi
Bir tek kendimi açıyor bazı anlarda
Biliyorum bazı sancılar doğuştan çilingircidir
Kapılarda sevişmesini unutan mülteciler
Kapılarda celp emrini bekleyen aşklarım
Kapılardan içeri girmeye çalışan palyaço desenli uçurtmalarım
Uçur dediler uçurtmadım
Uçurtma dediler uçurdum
Çünkü uçurtmanın kuyruğu ben oldum hep…
Oktay Coşar
5.0
100% (7)