19
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
2217
Okunma

Aklımın her köşesi
Islak adımlarına teslim şehir
Ah İstanbul
Önümdeki bütün yokuşları hiçe sayıp
Yedi tepeden bir martı gibi göç etmek kollarına
Bir kadını bir kente
Ve dilimin ucunda fırtına koparan şarkıları
Bir kadına son kez benzetmek...
"Gülmek için yaratılmış gözlerde yaşlar niye"
Gözlerinden akan her damla yaşı kıskanıyorum
Kirpiklerinle öpüşen o inci tanelerini
Ve her muzipliğin sonrası;
Yanağında açılan gamzelerini dolduruyor
İki derin kuyuya gömülüyor gözlerim
Kan kırmızı dudakların oluyor mola yerim
Ve yine gülüşüm yüzünde ıslanıyor
"Ağlama yağmur gözlüm"
Yağmurları kıskanıyorum
Bir denizin elleri olacak ve okşayacak saçlarını
Kulağına fısıldayacak diye
Benim hiç söylemediğim şarkıları
En sevdiğin şairin mısraları gibi sürülecek dudağına
Ve ilk kez özeneceğim siyah bulutlara
Parmaklarımda sızısı dokunamadığım teninin
Avuçlarım seni unutmamalı
Yağmurları ceplerimde biriktirdim
"Bana esmeyi anlat
Rüzgarları anlat bana senin gibi esmeliyim"
Ben bavulumda hüzün taşırken bir kentten diğerine
Sen kız kulesinde umarsızca dans ediyorsun
Masanın üzerinde yarım bardak çayın
Bilmem farkında mısın?
Yüzüm/üz üzgün
Ayak bileklerine dolanan, tülden rüzgarı içen bir elbiseyle
Farkında değilsin ne kadar üşüdüğünün
Y/önünü kesemediğim rüzgarı kıskanıyorum
Buruşturup savuruyor
Sana sarılmak istediğim her anı
"Sen benim gülen yüzüm
Sen benim en büyük sözüm"
Sırt sırta veren dağları kıskanıyorum
Koca bir çınarın toprağa uza(n)masını
Sana benden önce söylenen, her harfi ve sözü
Bakışlarınla buluşan her gözü
Ki İstanbul;
Kanattığı yerden başlıyor kalbin aşkımı onarmaya
Aslında geç kaldığım kadar aitim sana...