1
Yorum
2
Beğeni
4,7
Puan
1133
Okunma
ilk bileti kendime
son bileti sana almadım bilerek
sinir etmek istedim gişede duran yaşlı adamı
hatıraların hasırında kurulmuşken tesadüflerimiz
sensizliğimi belli etmemek için
ağlamadım kendi biletimi yere fırlatıp
tek gitmelere alıştım artık sinemaya
ayrıca bir yalan bile uydurdum iki saniye önce
’bir sinema salonunda son iki koltuk hep boştur’
acayip sensizliğin bileğinde asılıydı takvim
ve birkaç mevsim önceydi o son merasim
bir fond/öten yanağında algı hatasıydı
anlamazdım, küçüktüm; belki de aşık
yüksek sesli hasretlerin jakoben hapislerinde
’ilkçağdan beri marjinal bir acının yasıydı’
hep aynı ayak
bilmem mi
mesela bazen şak şak
bazen de hadi be ordan kaltak
diyen usta sinemacıya güldüğümüz
o mısırlı saniyelerin olmazlarında
kuru teşekkürlerime banıp banıp
çekerken kuyruğunu ilham perisi her gün
centilmen bir yıkılış tatmak için tam zamanı
fısıltıyken, derbeder örselenmiş gözler
kiralık suçlarında yetim düşler alıntılarmış
habersiz kalışların grimsi tırnak izleri
’bir sinema salonunda sevişmek günahtır’
mesela sen de buradan yak
sayfaları solmuş dikenlerinde ölüm fermanı
aşkıma sövüp giden turnaları hiç sevmedim
senin ardından gitmeleri gerekiyor mu bunlar?
noktaların yorgun medlerinde cezimler okurken
karanlığın dikenli güllerinin çaresiz kalışlarında
üç noktalara doldurdu yosmalar kentini pul pul
adı bilinmeyenler listesinde en başta bir isim
buna üzüldüğüne, dua etse olacak belki de
’ilkçağın aşkları kadar fakir olsaydık keşke!’
5.0
86% (6)
3.0
14% (1)