0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1138
Okunma

Solan kentin kapılarında
yalnızlığın numarası asılı
oysa ki her sabah yollarda
tanıdık insanlarla selamlaşmak
yarına olan inançları arttırıyordu.
Her sabah yürünen yollardaki tozlar
her zerresinde kendini yeniler
ve zaman yerli yerinde
bize uzanan ince bir tane
daha bir heybetli ve küskün
nerde çeltik tarlaları
ve papatya gölgesi
artık solan kentin ağaçlarında
bir gölge aranıyor,
yazgısı yargıçlar tarafından yazılmış
bir yere gidiliyor.
Gidenler geri dönmüyor
dönse de eskilere yakışmıyor.
Ey sevdaların kavgasında yetişen
sularıyla kanlarını tüketen
bir gün geleceğim geçmişime
arınmış olarak günahlarımdan
ama her defasında yok olmak
ne demek özünü bilmemek
kahrolmak aldatılmışlıklara
titrek bakışlara restini çekmeden
atıldım hayatın içine
oysa ki yapay bir yörüngede dönen
korkuların esiri olmuştum.
İki damla gözyaşı
yalancı uykularımın ihbar senedi
ve dumura uğramış bir hayatın
uzaktan krokisidir.
Solan kentin sokaklarında
yalnızlığı aradım gecelerde
oysa ki yalnızlık bir adım ötede
ve kahredici duman
içimde yok olan haykırış
ama yine de sevdam
beni baştan çıkartırcasına orada
döneceğim bir gün ırmaklara
denize açılan bir yol bulacağım
çıksa da karşıma dağlar
kıracağım belini yokuşların
açacağım bir vadi uzanan mutluluğa
ve umarsızca
ve de aldanmadan haykıracağım
doğan güneşin kendisine,
arkamdan parlayacak ışık
ve yansımam
alıp götürecek beni gölgesine
tek tek kopardığım ama bir gün
yine birleşecek olan papatyaya.
Erhan-02