16
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1488
Okunma

şehir ağır bir rüzgâr altında öylece durur
gün batımı rengi yüreğinle
toplarsın ezeli suskunluğunu
sararsın bohçana yanılgılarını
gülüşünü asarsın yalnız serçeler ağacına
yol alırsın hüzünlü bir uykunun koynuna
çölün ortasında kum tanesi
diz çökmüş oturur çocukluğun
bir şelale fısıltısı bekliyor hâlâ
geçtiğin yılların adımları dolaşır damarlarında
meleklerin imkansız notaları duyulur yatağının başucunda
Tanrının masallarını anlatırlarken
döne döne gezinir ay
bir yıldız daha ışığını söndürür geceden
sen uyursun
uykun deniz kokusu, sessiz ve derin
dokunur usulca acılar göğsüne
ruhun bile duymaz mavi ve küçük kadın
İnlersin nedensiz ve bilinçsizce
anlamı sır, bir sızı kalır sabah uyandığında
5.0
100% (13)