4
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2175
Okunma

Gözlerimin feri yok
Kelimelerim takatsiz
Nefesim açlık kokuyor
-Ne güzel olurdu oysa
Oruçla mühürlü olsaydı yalnız
Bu kuru dudaklar!-
Bu uyku yüzüme toprak!
Bir kâbusun içine uyandım
Çocuğum bu kez ve
Sanırım
Karadır tenim
Savaşın ortasında kalmış
Narin bir kelebeğim
Kuyular susuzluk dolu
Dudaklarım toprağımın sureti
-Bu sinekleri tanıyorum
İnip inip kalkan
Karanlık gölgeler olarak
Hücrelerimde dolanan
İğrenç ayakları kirli
Kara derime yapışık sinekleri-
Yılan gibi kıvrım kıvrım
Dolanmıştı açlık, ölümlü kollarıyla
Evlerimizin saçlarına
-Öküz arabaları olanlarımız şanslı-
Tabanlarımız toprak yanığı
Yürüdük yürüdük yürüdük
Bitmek bilmeyen patikaların damarlarını
Kardeşimin bacakları ince
Dayanamadı bunca yürüyüşe
Çorak toprakta bir tümsek şimdi
Yüreğimiz hüzünlüyken henüz
Sevindi midelerimiz
Bize kaldı yiyecek tek lokması!
Pirinç lapası istedim
Bir yudum su…
Boğazımda derman yok
Fakat yutacak
Biliyorum
Öleceğim
Ve bir çocuk olarak doğacağım ahirete
Kıvırcık saçlı, ufak tefek
-Yaşını taşıyamamış bedeninde-
Siyah bir melek
Bekler beni annemin elleri
Bize ölüm sunan
Toprağımın altında
Okşamak için saçlarımı
Bir kâbusun ortasına uyandım
Uyumak istiyorum hayata şimdi…
21.08.2011
5.0
100% (6)