5
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1108
Okunma

Durak ve diğerleri, kütüphâneye girdi
En son sözü Sonerʼi sanki yere devirdi
Kapının eşiğine, çöküp oturdu birden
Izdırâbı farksızdı, bir azâb-ı kabirden
Gözlerinin önüne, köyün yolları geldi
Taşlı yollarda geçen kayıb yılları geldi
Dalıp gitti mazinin siyah beyaz filmine
Nûrdan bahâr gelmedi kıraç iç âlemine
Gözüne ağ örmüştü dünya denen örümcek
Güneşi hiç görmedi, gözlerindeki mercek
Gerçeği bulmak için beşikten tâ mezara
Dünyayı bırakmıştı zâten zâlim Sezarʼa
Dinî bir ızdırâptan, başlamıştı şiire
Panzehir olur sandı içindeki zehire
Ama olmadı şiir, derdine zerre derman
Kanayan kalbini de edemedi pansuman
Daha da derin deşti neşterden keskin kalem
Mürekkeb olamadı, yaraya gerçek merhem
Her insân derde devâ ilâcı almalıdır
Yaralarına şifâ merhemi çalmalıdır
Bunları düşünürken, Sonerʼi sarstı bir el
,,Yol verir misininiz!ˮ dedi sanki bir hayâl
,,Tabiîki buyrunˮ dedi ve kenara çekildi
Fakat adam geçmeyip düz eşikte dikildi
Adam: ,,Niçin eşikte oturuyorsun böyleˮ
,,Yoksa içeriye mi almadılar kalk söyleˮ
Ayağa kalkar kalkmaz: ,,İskender Pala Hocam!ˮ
,,Sizi burada görmek ne güzel akşam akşam!ˮ
,,Divânın dâhi devi! Kâmetin serv-i sehîˮ
,,Dimâğın dahi kavî; himmetin dine rehîˮ
Edîb İskender Pala: ,,Estağfürullahˮ dedi
Soner: ,,Kitaplarınız âdetâ bir Çin Seddiˮ
,,Yecüc Mecücler zuhûr etti edebiyattaˮ
,,Büyük delik açtılar sîmî sûr-u sanattaˮ
,,Zülkarneyn gibi oldun, edîb İskender Pala!ˮ
,,Seddin yıkılmasına kalmışken çeyrek kalaˮ
,,Bin defa bûs eylesem azdır her pây u destiniˮ
,,Eşk-i çeşmle aldırsam, hazdır gusl âbdestiniˮ
Soner ÇAĞATAY (04:13) 9 Ağustos 2011 / Wuppertal / Almanya
Kelimeler:
sîmî: gümüş renginde ( Bizim kültürde gümüş süsleme ve bakır çok kullanılmıştır)
sûr-u sanat: sanatın sûru
bûs eylemek: öpmek
pây u destini: ayak ve elini
eşk-i çeşm: gözyaşı
serv-i sehî: eğri olmayan servi ağacı (Burada dik duruş ve dürüstlük)
dimâğ: zeka, akıl
rehî: giden, gider
İskender Pala:
İlkokul’u Uşak Cumhuriyet İlköğretim Okulu’nda bitirdi. Lise’yi Kütahya Lisesi’nde bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okumaya hak kazandı. Aynı okulda yaptığı lisans tez çalışması Câmiu’n-Nezâir’dir. Doktora çalışmasını ise "Aşkî, Hayatı, Edebî Şahsiyeti ve Divânı" başlığı altında yine İstanbul Üniversitesi’nde yaptı. Divan edebiyatı dalında 1983 yılında doktor, 1993 yılında İstanbul Üniversitesi’nde doçent, 1998 yılında da Kültür Üniversitesi’nde profesör oldu.[1] Divan edebiyatı alanındaki çalışmalarıyla dikkat çeken yazarın çeşitli ansiklopedi ve dergilerde edebiyat araştırmacısı sıfatıyla yayımladığı bilimsel ve edebi makalelerinin yanında ortaokul ve liseler için yazdığı ders kitapları da bulunmaktadır. Ayrıca, Osmanlı deniz tarihiyle ilgili araştırmalarda bulunmuş ve bir kısmını kitaplaştırmıştır.[2]
Okuma hayatına Peyami Safa’nın eserleri ile başladığını belirten yazar, ilk okuduğu kitapların 9. Hariciye Koğuşu ve Yalnızız olduğunu söylüyor. Ömer Seyfeddin, Refik Hâlid, Reşat Ekrem okunduktan sonra, Osmanlı tarihi ve edebiyatla tanışması Erzurum ve İstanbul’daki üniversite yıllarına denk gelmiş.
Bir ara Hilmi Yavuz ile TRT’de Şairane adlı programı sunan yazar, TRT 2’de Divançe adlı programı hazırladı. Şu anda Zaman gazetesinde Kültür-Sanat sayfasında köşe yazıları yayınlanmaktadır.
Düzenli olarak Altunizade ve Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezlerinde Divan Şiiri Saati adı ile etkinlikleri olup sık sık okur günleri de düzenlemektedir. Halen Uşak Üniversitesi’nde öğretim görevlisidir.
5.0
100% (7)