10
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1358
Okunma

7. Oda:
yaşlanmış, yirmi ylllık bir anı
deliliğimin çok
aklımın yok olduğu zamanı
baştan sona mı, sondan başa mı
bilemiyorum nedir işin doğrusu;
ey anılar, insafınız kurusun
tek ben miyim şimdi
şehvetli sevişmelerin suçlusu?
o gün işte gün boyu dere tepe gezdik
akşam Ulupınar’da alabalık yedik
saz çalıp türkü söyledik…
geldi çattı gece yarısı, sevdayla esrik
toprak kokuyor tenim,
avuçlarımda bir terzi
ne bileyim işte, kumaşını bulunca
ölçü bile almadan provasız giysi dikti bana…
ben ona dünden, o bana gönülden razı
şehvetin kasırgası ağır
gecenin dibinde, derin uykularda millet
herkes düşlerinde sağır,
uzanıverdik yere boylu boyunca
kaldık koyun koyuna, kalktık doyunca…
ne mevsim bahar
ne yerde yeşil yonca,
delikanlı deminde yaz;
gecenin yarısında bile
kavurucu bir sıcak
yakıcı deli poyraz...
tenimizde bir yandan kuzey
bir yandan güney rüzgârları eser
yerde çakıl, yerde diken
nerede akıl; bizdik uçup giden
sevişmek ancak sıcağı keser
ikimizdik toz duman savrulup yiten…
...
bilmiyorum o gece
diken battı mı tenine,
batttıysa da say gül yerine…
...
ya o gece ansızın havlasaydı
seviştiğimiz bahçenin köpeği
uyansaydı evin sahibi,
domuza doğrultur gibi doğrultsaydı
karaltımıza tüfeği,
geleceği varmış başımıza derdik;
düşünseydin be adam yere yatmadan
elin toprağını sürüp gece yarısı
tarlasına tohum atmadan…
şehvet bu; şehvet çılgınlık
ne korku ne sevişmeden yılgınlık…
Şaban AKTAŞ
03.02.2010