5
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
3452
Okunma

Ne zaman ki bağışladım yaralarımı
Kapanmaya başladı acılarım
Ve: su’...stum!
Şimdi içimde çığlık çığlık göç eden kuş sürülerini izliyorum
Kendini başka karanlıklara adayan Güneş’im
Benden çok uzaklardaki sabahlara gidiyor
Tükürerek: Günebakanlarımın elvedaya uzattığı avuçiçlerine...
İnsafsızca..
Anlamsızca..
Ve zaman
Kan revan içinde bırakıp saaatlerimin çerçevesini
Bir ihanet mektubu bırakıp yelkovanıma
Akrebimin dizlerinde hıçkırtıyor gece yarılarımı...
Çekildi kıyılar yüzüme bile bakmadan
Demirleyemiyorum şimdi pişmanlıklarımı
Dindiremiyorum kahırlarımı özlediğim iklimlere...
Dilencilerin mendillerinden göçe kalkmış tüm sadakalar
İyilikler, Rıza-î Rahmanlar ve Aminler
Kutsiyetini yitirmiş dillerde şölenler düzenliyorlar
Tüm iyi niyetlerimden kan sızıyor
Kitabelerde hep ismim yazılı çaprazlamasına
Bütün çarmıhlarda İsa’yı "Ya Kenân" diye inlerken buluyorum.
Ve Bahirâ’lar bir bir gelip af diliyorlar bedevice tüm mukaddes kervanlardan
Yusuf’un terkedildiği tüm kuyularda
bir Kıptî suretini almış, tiksinti tadında hep sular
Beni kimler vurduysa sırtımdan
Bir Samirî belası taşıyorlar yüzlerinde
Ağlayarak gidiyorum şimdi bu şehirden
Ve duâlarımı bir Kurdali akşamında
vıcık vıcık cenin doğurmuş bir kıza bırakıyorum
Yaşlı bir annenin yüzüne düşmüş kırışıklıklara aynalarımı terkediyorum
Ve bağışladım onca yaramı
Kapandı kabukları sana olan aldanışlarımın
Ki hangisini kavlatsam pişmanlığını buluyorum
Gözyaşlarındaysa
Kendisine mühletler verilmiş bir kahkahanın azabını...
*
Ve ben seni bir unutuluşa bağışladım
Ama
Sen hiç Affedilmeyeceksin!
Kayıpkentli
Mersin
15:30
02.11.2003
5.0
100% (18)